Aşıktım ve çok mutluydum. Çünkü sevdiğim aşkımı karşılıksız bırakmamıştı. Seviyor ve seviliyordum. Hayallerim gerçek olmuştu, mutluluktan havalarda uçuyordum. Yüreğim kıpır kıpırdı. Her anımı sevgilimin yanında geçirmek istiyordum. Ama aile ortamında bu pek mümkün değildi. Annem çoktan radarları açmış, bizi sıkı gözetim altına almıştı. Annemin her şeyi anında hissetme yeteneğine hayranım, çünkü bu tür şeylerde ben aptal sayılacak kadar duyarsızımdır.
Zaten annem oldum olası her şeyime karışıp canımı sıkmayı sever. Hele mutluluğum söz konusuysa onu bozup beni mutsuz etmek için elinden geleni yapar. Kuzenle aşkımızı yaşamamızın önüne engeller dikmeye daha o mutlu ve aşk dolu gecenin sabahında başlamıştı. Tabii annemin bir şeyler döndüğünü fark etmesine biraz, hatta çokça ben de neden olmuştum. O gece yaşananlardan öyle mutlu ve keyifliydim ki, bu mutluluk biraz daha sürsün diye geceyi kuzenin yanında, onun koynunda uyuyarak geçirmeye karar vermiştim. Sabah erken uyanır, bir tur daha sevişir, sonra kendi odama, yatağıma geçerim diye bir plan yapmıştım.
Tabii ki bu büyük bir hataydı. Annem gibi bir cingöz geceyi yatakta geçirmediğimi hemen anlardı. Ama benim bunları düşünecek halim yoktu. Aşkın gözü körmüş.
Gün ışımadan önce açık pencereden ezan sesi gelmiş, ben de uyanmıştım. Sevgilim kollarımın arasında yatıyordu. Öyle güzel ve masum bir hali vardı ki anlatamam. Aşkla içim titredi. Uyandırmamaya çalışarak o güzel saçlarını okşadım, parmağımın ucuyla kapalı göz kapaklarına, dolgun dudaklarına dokundum. Üzerini açtım, geniş omuzlarını, kaslı göğüslerini, sert karnını yavaşça elledim. Öpmemek için kendimi zor tutuyordum.
Off dayanamayacaktım. İnsan bu kadar güzel bir varlık kollarının arasındayken sevişmeden durabilir miydi? Düşünmek bile içimi bir hoş etmiş, arzu alevi benliğimi sarmış, memelerimin uçları ve amım istekle kabarmıştı. İkimizin de üzerinde külotlarımızdan başka giysi yoktu. Sevdiğime sarıldım, bedenimi bedenine bastırdım. Kollarımı sardım. Tenini tenimde, kıllı göğsünü memelerimde hissettim. Kalçamı kasığına bastırdım. Sikini vadimin üzerinde hissettim. Üstelik kaskatı ve dimdikti. Benim sarılmam bu kadar çabuk etki etmiş olamazdı. Erkeklerde sabah ereksiyonu diye bir şey olduğunu bir yerlerde okumuştum. Herhalde ondandı kuzenin sikinin de böyle kalkması. Belki de rüyasında beni siktiğini görüyordu. Neden olmasın? Bunu düşünmek bile amımın istekle ıslanmasına yetmişti. Yanağını, o ceylan gibi ama kalınca boynunu öperken kasığımı biraz daha bastırdım o sert sike. Öpmeye devam ederken kalçamı yukarı aşağı yapıp sikini amımın üzerinde hissettim. Ohhh, şahane bir duyguydu. Gözlerimi yumup bir süre bu sürtünmeleri devam ettirdim.
Bu kadar harekete kuzenin uyanmaması mümkün değildi ama gözleri hala kapalıydı. Uyuyormuş gibi yapsa bile bu hali bana cesaret veriyordu. Öpe öpe omuzlarından, memelerine doğru indim. Bu sırada bedenimi bedenine bastırmaya, sürtmeye devam ediyordum. Kıllı tenini, sert kaslarını yumuşacık bedenimde, özellikle memelerimde hissediyordum ve bu da çok azdırıcı bir şeydi. Kollarının üst kısımlarını öptüm, koltuk altlarını yaladım. Teninin, koltuk altı kıllarının terli, tuzlu tadı içimi istekle titretti. Ben bu adamı her şeyiyle seviyordum. Tıpkı onun bana yaptığı gibi meme uçlarını emdim. Uyandırmamaya çalışarak meme uçlarını hafifçe dişlerimin arasında ezdim, dilimle uçlarına dokundum. Bir erkeğin bir kadının memesini emip ısırdığında neler hissettiğini anlamaya çalışıyordum. Çok farklı olacağına karar verdim. Yalayarak aşağı göbeğine doğru indim. Dilim göbeğini saran kıllarında gezdirdim, tadını aldım. Göbek deliğini öptüm, dilimi içine soktum.
Yavaşça yana kaydım, açık mavi boxer külotun içindeki sikine şöyle bir baktım. Külotun düğmesini açtığım anda sikinin ucu dışarı fırlamıştı. Yakından inceleyince oldukça ilginç görünüyordu. Gerçi videolarda çok sik görmüştüm ama canlısını rahat rahat izlemek farklı bir duyguydu. Siki ince uzun ve kocaman bir puro gibiydi. Ucu şapka gibiydi, daha doğrusu bir mantara benziyordu ve pembe rengi hoştu. Diğer kısımlar sarı beyazdı ve kalın damarları belli oluyordu. Külotun içinde belli olan güzelce tıraşlanmış taşakları da öndeki açıklıktan çıkardım. Taşakları gri siyah arası sert birer top gibiydi. Kalınlığını anlamak için sikini tuttum. Benim minik elimle avuçlayabiliyordum. Bu da fazla kalın demek değildi herhalde oysa ağzıma aldığımda boğulacakmış gibi hissediyordum. Çok kalın geliyordu. Taşakları avuçlamak ise başka bir duyguydu. Elimde içinde bir sıvı ve sıvıda yüzen sertçe bir şey, belki bir çekirdek hissediyordum. Biraz fazla sıksam canını acıtacağıma emindim.
Taşaklarını çok sıkmadan tutmaya devam ederken diğer elimle videolarda gördüğüm gibi sikini avucuma alıp dilimle ucunu yalamaya başladım. Böylece sikin tamamı ağzına girmiyordu. Sonra dilime ıslak dudaklarım da katıldı. Uzun uzun emdim. Ama orada kalmadım. Taşaklarını birer birer ağzımın içinde tutup emdikten sonra daha aşağı kaydım. Kıllı bacaklarının üst kısımlarını öptüm, dilimi iyice çıkararak yaladım. Göğüsleriyle burasının tadı biraz farklıydı sanki. Oradan bacaklarını içlerine geçtim. Her yerini dilim ve dudaklarımla keşfediyordum. Yavaşça aşağı doğru ilerledim. Dudaklarım daha aşağılara kayarken avuçladığım sikini gittikçe daha çok sıkarak ve hızlanarak sıvazlıyordum. Tam ayak bileğine inmiş, ayağının üzerini öpmeye başlamıştım ki Kuzen sikini gittikçe daha hızlı sıvazlayan elimi bileğimden tuttu ve çekti. Anlaşılan biraz daha devam etsem bir erken boşalma yaşatacaktım sevdiğime.
Artık uyanmıştı ama öylece yatmaya devam ediyordu. Önce külotunu çekip tamamen çıkardım. Sonra da ağır bedenini yüzükoyun çevirdim. Kendi külotumu da çıkarıp belinin üzerine yerleştim. Artık dizlerimin üzerinde durduğum için kasığımı beline bastırarak rahatça ileri geri yapabiliyordum. Amım, iyice açılmış olmalıydı. Amımın en hassas yerinde, dudakların arasında tenini, sırtını hissedebiliyordum. Ensesinden öpüp yalamaya başlarken amımı sıkıca beline bastırıp arzuyla kabarmış meme uçlarımı da nazikçe sırtına sürtmeye başladım. Bir yandan da eğilmiş omuzlarının arkasını, ensesini öpüyordum. İçim aşkla doluydu ve sevdiğimin bedenini keşfetmenin keyfini yaşıyordum.
Öpe öpe, eme, yalaya beline doğru indim. Sırtındaki kaslar etkileyiciydi, bir kaç tanesine dişlerimi geçirdim. Kuzen acı ve zevkle kıvrandı. Sonra kaslı ama çok sert olmayan kıçını öptüm, yanaklarından tutup açtım, kıçının arasını okşadım. Arka deliğine işaret parmağımı dokundurdum. Tedirgin olmuş olmalı ki “Orası olmaz” diye fısıldadı sevdiğim. Eğilip kıçının yanaklarını öptüm, ısırdım. Diş geçirmeyeyim diye kıçının kaslarını kasınca kaya gibi oldular. Gerçekten de diş geçmiyordu. Yanakları açmak bile mümkün değildi. Oysa niyetim dilimle arka deliğine dokunmak, belki dilimi yavaştan içeri sokmaktı. Oranın da tadını merak ediyordum. Bu sırada aşağı doğru kaydırdığım kasığımı bir dizinin arkasına yerleştirmiştim ki buradan aldığım haz çok daha etkileyiciydi. Dizlerimin üzerinde amımın dudaklarını bastırarak sürterken kıçının arasını okşayan elimi bacak arasından taşaklarına ve nihayet sikine kaydırdım. Kuzen de kalçasını biraz kaldırıp elimin hareket etmesini sağlayınca sikindeki elim ve bacağının arkasına sürten amımla güzel bir tempo yakaladım. Sikini okşarken amımı sürtmeye devam ediyordum. Amım ve sikindeki elim aynı anda bir ileri bir geri yapıyordu.
“Offf… dayanamayacağım!” diye tısladı Kuzen. Boşalacağını anlamıştım. Hemen sırtüstü çevirdim. Aslında sikinin üzerine oturmak istiyordum ama ilkim aceleye gelmesin de istiyordum. “Şimdi boşalmak üzere, daha uygun zamanda uzun uzun sikişiriz” diye düşündüm. Amımı diz kapağının üzerine yerleştirirken sikini tutup ağzıma aldım. Kuzen de bir eliyle başımı kavramış, sikini daha fazla ağzıma almam için başımı bastırıyor, diğer eliyle mememi avucunda sıkıyordu.
Amacına da ulaştı, sikinin ucu gırtlağıma varmıştı herhalde. Kusacak gibi olmuştum. Sikini ağzımdan çıkardım, niyetim tekrar güzelce, nefes alabileceğim şekilde ağzıma almaktı. Ama ağzımdan çıkan siki sıvılarını bir anda fışkırttı. Acayip bir fışkırmaydı. Ağzım, yüzüm, memelerim hep meni olmuştu. Sikini içimde patlattırmadığıma pişman olmuştum. Kesin içimde böyle fışkırtması muhteşem bir keyif yaşatacaktı. Artık kahvaltıdan sonra doya doya sikişiriz diye düşündüm. İki yanağından kavrayıp güzel bir öpücük aldıktan sonra duşa koştum. Çünkü yüzümün ve üzerimin meni kaplı olmasına henüz alışamamıştım. İyi ki de duşa gitmişim.
Tam o anda annem kapıya dayanmış. Kapıyı kilitlemeyi akıl etmediğimiz için de aynı hızla içeri dalmış ve çıplak yatan kuzeni karşısında bulmuş. Kuzen aceleyle üzerine pikeyi çekerken annem de gerisin geri odadan çıkmış. Ben duşta pusuya yatmış, su sesi gelmesin diye yıkanmamıştım bile. Sonra da ön kapıya pusu kurmuştur endişesiyle kendimi banyonun küçük penceresinden atmıştım. Bacaklarım ve dirseklerimde biraz sıyrıklar vardı ama sevdiğim için canım feda.
Annem gördüklerinden ne anladı, nasıl yorumladı bilmiyorum ama sonuçları kötü oldu. Kuzenin tatili resmen bitmişti, gidiyordu. Hem de o gün, hem de kahvaltıdan sonra hemen. Yıkılmış, mahvolmuştum. Tabii dün gece doya doya sikişmediğime, ilk sevişmemi sürekli ertelediğime de pişmandım. Kaçan balık büyük olurmuş, kaçırdığım sik de büyüktü ve çok güzeldi ve tadı damağımda, sıvısı bedenimde, göğüslerimdeydi. Sonuç olarak onun sıvısı üzerimde kuruyup insanı delirten şehvetli kokular yayarken ağlamaklı gözlerle kahvaltı ediyor ve annem bu kararından caydıramayacağımı düşünüyordum. Çok sert ve anlayışsız bir anneydi, ondan nefret ediyordum. Kokumu fark etmedi. Mis gibi yeni sevişmiş kadın kokuyordum. Fark etse başka kanıt aramaya gerek kalmazdı.
Neyse ki evdeki hesap çarşıya uymadı, İstanbul’a gündüz saatlerinde otobüs yoktu. Akşamı beklemek gerekiyordu. Kuzenle kardeşim otobüs bileti almaya gitmişlerdi, ben de kötü kaderime ağlamak için odama çekilmiş, yatağa uzanıp yüzümü yastığa gömmüştüm. Annem bizi göz hapsine aldığı için evde bir şey yapmak olanağı yoktu. Kuzenle karşılıklı bir laf bile edemezdik. göz göze gelsek azarı yerdim. Yani durum o kadar vahimdi. Ama ben çoktan kararımı vermiştim. Kutsal emaneti, bugün o gitmeden kuzene teslim edecektim. Bir daha fırsat olmayabilirdi. Ayrı kentlerde yaşıyorduk ve aramızda 450 kilometre vardı. Annem asla beni onun yanına yollamazdı. Kuzen İstanbul’a gelirse de bizi görüştürür müydü, kuşkuluydum. Sonuçta suçüstü yakalanmamış da olsak şüpheliydik.
Bir yandan nerede buluşabiliriz diye düşünüyordum, diğer yandan annemin sıkı denetiminden nasıl kaçacağımı planlamaya çalışıyordum. Kul sıkışmayınca hızır yetişmezmiş. Her şey umduğumdan daha kolay gelişmişti. Öğle saatlerinde komşular ucuz tişörtler gelmiş diye annemi kasabanın diğer ucundaki pazara gitmek için ikna edince planımı hızla geliştirmiştim. Tabii ki annem benim de pazara gelmemi istiyordu. Ama odama kapandığım için yanıma gelip bunu söyleyemedi. Dışarıdan seslenmesini de cevapsız bıraktım. Evin kapısını kilitleyip, “Ben gelmeden sakın çıkma!” diyerek gitmişti. Annemin güvenlik önlemi de bu kadardı. Ev tek katlıydı, istediğim pencereden atlayıp çıkabilirdim. Yine pencereden kimi istersem içeri alabilirdim. Geriye kardeşimi evden uzaklaştırmak kalıyordu. O görevi de kuzene verdim. “En az iki saat baş başa kalabiliriz. Yeter ki kardeşimi evden uzak tut!” diye mesaj yazdım.
Kardeşim her türlü oyuna meraklıdır. O an aklıma gelivermişti, kasabanın öbür ucundaki pazarın yanında bir lunapark vardı ve lunaparkta da büyük bir oyun salonu vardı. Orada iki saat vakit geçirmesine yetecek parayı cebine koyduk mu, sevinerek koşardı lunaparka. Durumu kuzene mesajla bildirdim. O da “Tamam aşkım o iş bende!” diye cevapladı. Aşkım demişti, aşkımmm! Mutluluktan uçuyordum.
Kuzen yakışıklı olmasının yanında zekiydi de. Evde basılma ihtimaline karşı tedbirler de almıştı. Bir kere şeklen kardeşimden ayrılmamış, lunaparkın kafesinde onu bekliyor olacaktı. Yani annem sorarsa kardeşim “Kuzenle kafede birlikteyiz” diyecekti. Çünkü o da oyun oynarken yakalanmak istemiyordu. İkinci tedbir olarak da evde buluşmak yerine bana yüzme öğrettiği sakin koya gelmemi istemişti. Böylece evde basılmak tehlikesini de önlemiş oluyordu. Üstüme bir bikini altı, şile bezi bir plaj giysisi giymiştim. Çantamda da bikini üstü ve bir alt daha vardı. Kanama haline karşı da ped ve pamuk gibi şeyler de vardı çantamda. Yanıma da sevişirken kıçıma kumlar batmasın diye hem hasır hem de iki tane kocaman havlu da almıştım.
O kadar heyecan yapmış ve acele etmiştim ki Kuzenden önce gelmiştim bizim koya. Sezonun sonu gelmek üzere olduğu için kimsecikler yoktu. Zaten normalde de pek kimse gelmezdi. Hele güneşin en yüksekte olduğu bu saatlerde iyice boş olurdu. Yine de sahilde değil kumsalın arkasındaki kumlu topraklı, sazlarla kaplı bölgede sevişmek uygun olacaktı. Koyda kimse yoktu ama her an bir tekne geçebilir hatta gelebilirdi. Rahatça sevişebileceğimiz bir yer ararken kuzen de uzaktan görünmüştü. Ona “buradayım!” der gibi el salladım. O da gülümseyerek karşılık verdi.
Yanıma geldiğinde çoktan hasırı sermiş, üzerine havlulardan birini iki kat yapıp yaymış, diğer havluyu da iyice katlayıp yastık haline getirmiştim. Hayalimde misyoner pozisyonu vardı. İlkim için en uygun pozisyon o diye düşünmüştüm. Acıyı mümkün olduğunca azaltmak, keyfi de çoğaltmaktı niyetim. Sakin bir şekilde yürüyerek gelirken benim heyecanım gitgide artıyordu. Bir an önce kollarına atılmamak için kendimi zor tutuyordum. Gözleri gözlerimde bana doğru yaklaştıkça yüzündeki gülümseme, bakışlarındaki aşk artıyordu.
Aramızda iki - üç adım kaldığında artık daha fazla kendimi tutamadım ve kollarına atıldım, boynuna sarıldım. O da bana kollarını sarılıverdi ve bir hamlede ayaklarımı yerden havalandırdı. O halde ilk ve uzun öpüşmemizi gerçekleştirdik. Dudaklarımız sanki günlerdi özlemişiz gibi birbirini ısırırken, dillerimiz aşkla raks ediyordu. Sonra yavaşça beni yere bıraktı. Sevgiyle baştan aşağı süzdü. Gözleri memelerime takıldı. Biraz üşümüş, soğuk ve istek karışınca da hemen uç vermişlerdi. İki eliyle onları giysimin üzerinden avuçladı.
“Bir daha böyle çıkma. Kimseler görmesin bu şahane memeleri. Kıskanırım!”
Haklıydı. Anladım diye başımı salladım ve utanmış gibi başı önde durdum. Çenemi parmak ucuyla tutup başımı kaldırıp öpmem için dudağını uzatınca kollarımı sarmış yeni bir öpüşmeye başlamıştım. Bir süre memelerimi avuçlayıp uçlarını parmak uçlarında ezdikten sonra bir eliyle mememi tutmaya devam ederken diğeri aşağıya, kasıklarıma yöneltmişti. Şile bezinin yumuşak kumaşını hissetmek istercesine eli karnımdan aşağı kaymış, sonra yine kumaşın ve bikini altının üzerinden aşkla ıslanıp kabarmış amımı avuçlamıştı. Artık bir yandan öpüyor, bir yandan da bir eliyle mememi, diğeriyle amımım avuçluyor, orta parmağını amımın dudakları arasına dokunduruyordu.
Zevkten yerimde duramıyordum. Bütün vücudum istemim dışında kıvranmaya, titremeye başlamıştı. Şile bezi giysimi çıkardı. Üzerimde sadece yandan ipli kırmızı tanga bikini altı vardı şimdi. Memelerim istekle kabarmıştı ve öpüşmenin hazzıyla soluk soluğa olduğum içinde hafiften sallanıyorlardı.
Sanki daha sabah beni görmemiş gibi bakarak ellerini omzumda, kollarımın üzerinde, göğsümün üzerinde gezdirdi. Parmak uçlarıyla nazikçe meme uçlarıma dokundu, sonra parmaklarıyla memelerimin kenarlarında gezindi. Rüzgarla dağılan saçlarımı düzeltti. Ben de onun hafif sakallı yanağını avuçladım ve aşkla baktım.
Tişörtünü çıkarıp giysimin üzerine attı. İki yanağımdan avuçlayıp dudaklarını vantuz yapıp eğildi. Ben de ayakucumda yükseldim. Dudaklarımız birbirini vantuzladı. O sırada çıplak bedenlerimiz birbirine mıknatıs gibi çekildi ve yapıştı. Yumuşacık memelerimi sert göğsünde ezdi.
“Aslı… Ah Aslı!... Seni çok özleyeceğim” dedi.
“Ben de aşkım!” Yanağına bir öpücük kondurup “Bugünün anısı kalsın istiyorum!” dedim.
“Unutulur mu!”
“Hiç unutulmasın. İlkim ol!” diye fısıldadım.
Sanki çok acayip bir laf söylemişim ya da elektrik vermişim gibi kollarımdan koptu, bir adım geriledi. Hayretle yüzüme baktı. “Bu mümkün değil!” dedi.
“Neden değilmiş!” diye çemkirdim. Aşkın mutluluğundan bir anda kavgaya geçmeye hazırdım.
“Biz kuzeniz!” diye çaresiz bir şekilde karşılık verdi.
Bugüne kadar aklın neredeydi, demedim. Tartışmaya değil, ikna etmeye ihtiyacım vardı ve zaman hızla akıyordu. “Biz tam anlamıyla kuzen değiliz.”
“Nasıl?”
“Kuzen dediğin amcanın, dayının, teyzenin ya da halanın oğludur. Peki sen benim neyimsin?”
“Ninelerimiz kardeş. Ninenin kız kardeşinin kızının oğluyum.”
“Eee..”
“Eee..”
Karşılıklı kıkırdadık. İkna olmaya hazırdı ve anında konu çözülmüş oldu. Tekrar bana sıkıca sarıldı, Sıkıca sarıldım. Kemiklerimi kıracakmış gibi sıktı. Tekrar dudaklarımız birleşti. Dudaklarımı dudaklarının arasında ezdi, emdi. Uzun uzun öptü. Bu sırada elleri kıçımı tam kapatmayan bikini altının açıkta bıraktığı kalçalarımın yanaklarını okşuyor, yoğuruyordu. Dayanamadı bikiniyi kıçımın arasına doğru kaydırıp lömbürdeyen yanakları iyice ortaya çıkarıp yeniden avuçladı.
Kollarını biraz gevşetince jeaninin düğmesini açıp fermuarını indirdim. İki yandan sıkıca tutup aşağı çekince pantolon ayak bileklerine düştü. Şorta benzeyen bermuda bir mayo giymişti. Dudakları dudaklarımın kenarlarında gezip yanağımı, çenemi öperken bikini altımı indirdi. Ben de mayosunu indirmeye çalıştım ama önden bağlı olduğu için onun da yardım etmesi gerekti.
Şimdi ikimiz de çırılçıplaktık. Bedenlerimiz yeniden birbirine yapışırken dudaklarımız da birbirini buldu. Öpüşmeye, birbirimizin sırtını, belini, kalçalarını okşayıp sıvazlamaya devam ederken havlunun üzerine çöktük. Beni sırtüstü yatırıp yanlamasına yanıma uzandı. Dudakları boynumdan omzuma inerken bir eli de memelerimde, karnımda dolaşıyor, avuçluyor, okşuyor, sıkıyordu. Ben de iki elimle başını tutmuş öpüşlerine karşılık veriyor, yanağını, boynunu, gidığını öpüyordum.
Çok seviyordum, çok… Aşkla gözlerim dolmuştu. Çok özleyecektim, çok… Gözyaşlarım çoğaldı.
Ağladığımı hissetmişti. Durdu, parmak uçlarıyla yanaklarımdan akan yaşları temizlerken, “Üzülme, bu ayrılık çok sürmeyecek! Yeter ki bana inan ve bekle!” dedi. İnandım der gibi başımı salladım. Gerçekten de inanmak istiyordum. Kavuşalım istiyordum. Bu mutluluk hiç bitmesin, hep sevişelim istiyordum.
Küçük bir öpücük kondurup dudakları boynumdan memelerime indi. Mememi avuçlayıp göğüs ucuma dilini değdirdi. Zevkle inledim. Ucu dudaklarının arasına aldı vantuz gibi emdi, zevkle kıvrandım. Siki bacaklarıma dokunuyordu. Uzanıp o şahane şeyi avuçladım. İçime nasıl gireceğini hayal etmeye çalıştım. bir an korktum. Daracıktı amım, kesin canım çok yanacaktı. ama vazgeçmeye niyetim yoktu, buradan sikişmeden, kutsal emaneti sevdiğime açtırmadan kalkmayacaktım.
O sırada kuzen mememi emmeye, dişlerinin arasına alıp ısırmaya devam ediyordu.
Boştaki eli de bacaklarımın içlerinde, istekle ıslanmış amımın üstünde nazikçe dolaşıyordu. Orta parmağı dudakların arasına kayarken “Nasıl da ıslanmışsın” dedi. Cevap verecek halde değildim. Gözlerimi yummuş, içime girip çıkan parmağının ritmine uygun olarak kalçamı sallıyor, “Artık içime girse. Sikse!” diye düşünüyordum.
Elini amımdan çekmeden yavaşça üzerime doğru kaydı. Ben de dizlerimi kırıp bacaklarımın arasına yerleşmesini kolaylaştırdım. Siki hâlâ elimdeydi. Bıraktım. Kocaman kaslı vücudunu bastırıp ağırlığını hissettirerek dudakları iyice açılmış, ıslak ve kaygan amımın üzerine sikini sürtmeye başladı. Bu sırada gıdığımı, omuzlarımı öpüyordu. Offff. Ne şahane bir duyguydu bu. Bir de içime girecek kanatacak endişesi olmasa bu zevke doyum olmazdı.
Bir süre amımın dudakları arasında dışarıdan gel git yaptı. Kalçamla karşılık veriyordum ve amacım bu hamlelerinden birinde sikinin içime kaymasıydı. Siki amımın dudakları üzerinde gidip gelirken dudakları meme uçlarımda dolaşıyordu. Arzu ile dolmuştu tüm hücrelerim ve artık dayanamayacaktım.
“Girrr… Gir artık içime… Girr…” diye inlerken kalçamı iyice havalandırdım ve sikine doğru bastırdım. Islak kaygan dudakların arasından ucunun girdiğini hissetmemiştim bile. Kuzen memelerimi emerken küçük bir hamle yapıp sikinin amımın içindeki varlığını hissettirdi. Hayır umduğum gibi canım acımamıştı. Yavaş yavaş sikini bastırıp bastırıp çekerken, kendimi o zevke bırakmıştım. Gözlerimi kapanmış, başımı geriye atmış, sikinin içimdeki küçük hamleleriyle “ıh-ıh-oh-ıh-oh-oh-ıh” diye inliyordum. Kuzen de hamlelerini yapıp içimi daha çok deldikçe aynı şekilde inleyip sesler çıkararak karşılık veriyordu.
Hayal ettiğim gibi tam misyoner pozisyonundaydık. Kollarımla sert kaslı sırtını sardım, kendime doğru çektim. Hem bedenini bedenimde hissetmek istiyordum hem de daha çok girsin istiyordum. Kuzen de bu isteğimi karşılıksız bırakmamış sikini gittikçe daha derine bastırmaya başlamıştı. Dizlerimin altından tutup kalçamı biraz daha kaldırırken yeni bir hamle yaptı. İşte o anda canım acıdı, gözlerimden yaş geldi. Haykırmamak için dudaklarımı dişledim. Çünkü canım yandı diye ara vermesin, geri çekilmesin istiyordum.
Acı azalırken amımın gittikçe genişlediğini ve o kocaman ve kalın siki iyice içine aldığını hissediyordum. Sanki bir engel aşılmış amım iyice açılmıştı. Sikinin rahatça kayarak içimde ilerlediğini hissettim. Zevk hissim artarken amımın bu kadar derinleşip genişlemiş olmasını hayretle izliyordum. O kocaman sikin tamamı artık içimdeydi ve taşakları da “pat.. pat… pat..” diye amımın girişine vuruyordu. Az evvel elimde tuttuğum o sıcak sert et şimdi aynı sıcaklıkta derinlerimdeydi. Kuzen iyice hızlanmış, gözlerini yummuş kendini sikişmenin keyfine bırakmıştı. Ben de gözlerimi yumdum sevgilime daha da sıkı sarılıp kalçamla hamlelerine karşılık vermeye başladım.
“Ohhhh…. Şahanesin sevgilim. Amın ne kadar daracık. Ohhh… geliyorum… Ohhh..” diye haykırmaya başlamıştı.
“Ohhh aşkımmm.. Gel oh… ben de gelmek üzereyim… Ohhh…” diye karşılık verdim. Kalçalarımızı iyice hızlanmıştı. Kalbim son sürat çarpıyordu. Tansiyonum da çıkmış olmalıydı. Bedenim beynimden kopmuş kendiliğinden kuzenin sikinin yönetimine girmiş gibiydi. O ne yaparsa istekle karşılık veriyordum. İkimiz de zevkten acayip sesler çıkarıyor, adeta uluyorduk.
Ardından tüm bedenim titremeye başladı. Yüreğim sanki yerinden kopmuş göğe yükseliyordu, bedenim de onu takip ediyordu. Yükselmek dedikleri bu olmalıydı, hiç böyle bir duygu yaşamamıştım. Orgazm buydu ve kuzen tempoyu artırarak sikmeye devam ettikçe orgazmların birbirine eklendiğini hissediyordum. Büyük, doyumsuz bir sarhoşluktu yaşadığım.
Kuzen hâlâ pompalamaya devam ediyordu. Soluk soluğaydı. “Aşkımmm geliyorummmm…” diye haykırdı. Daha ben bir şey diyemeden içimde yoğun ve sıcak bir sıvının patladığını hissettim. Kuzen durmamıştı ve hamlelerine devam ediyordu, benim bedenim de aynen karşılık veriyordu. Sonsuz enerjisi olan birer makine gibiydik ve içimde kuzenin sikinin yeniden büyüdüğünü hissediyordum. Belki de hiç yumuşamamıştı ve yükünü bırakmasına rağmen diri ve canlıydı. Bu konularda pek bilgim yoktu. sadece boşalınca yumuşar sanıyordum. Onu tamamen içime almak ve bedenini bedenimde hissetmek için kollarım ve bacaklarımla kuzene o kadar sıkı sarılmışım ki avuçlarını yere bastırıp doğrulduğunda bedenim tamamen havalanmıştı.
Ustaca bir hareketle dönmüş, o sırtını yere verirken ben bir anda kendimi onun üzerinde bulmuştum. Artık yumuşak havlunun üzerinde değil üzeri biraz kum kaplı sert topraktaydık.
“Sıra sende” demiş kendini tamamen benim yönetimime bırakmıştı. Artık ben onu sikecektim. Dizlerimi sert kuma iyice bastırıp sanki bir atın üstünde yaylanıyormuş gibi kalçamla gel git yaparken sevgilime eğilmiş dudaklarına yumulmuştum. Memelerim sık kıllarla kaplı göğsüne, karnım karnına sürtünüyordu. Kalçamın hareketleriyle içimdeki siki yönetebildiğimi anlayınca sikiş daha keyifli hale geldi. Yavaşça doğruluyor sikini sadece ucu içeride kalacak şekilde çıkarıyor sonra sert bir hamleyle hepsini içime alıyordum. Bu kalça hareketim ikimizi de heyecanlandırmıştı. Kuzen gözlerini kapamış, kendini bana bırakmıştı ama iki eliyle belimden hafifçe tutup sikişe yardım etmeyi de ihmal etmiyordu. Onun belli etmeden yönlendirmesiyle kalçamı ileri geri hareket ettirirken çalkalayabileceğimi de keşfetmiştim.
Kuzeni öpücüklere boğarken kalçamı gittikçe daha da hızlandırıyordum. Tüm benliğimle sikiştiğimi hissediyordum. Kuzen de bana karşılık vermeye başlamış kalçamı sertçe bastırdıkça aynı sertlikle sikini sokmaya başlamıştı. Ohhhh. Ahhhh. Offff. Karşılıklı haykırıyorduk.
Ve o muhteşem his içimde yeniden oluştu. Zevkin doruğuna doğru uçmaya başladığımı hissettim.
“Geliyorum aşkım” diye inledim.
“Ben de sevgilimmmm” diye inleyerek karşılık verdi.
Ooooo. Şahane bir volkan patladı içimde, kendi sıvımın da patlayıp onunkine karşıtığını bedenlerimizin tek bir zevk duygusunda birleştiğini hissettim. Ha-ri-kay-dı.
Gözlerimi yumup kendimi kuzeninin bedenini üzerine bıraktım. Siki hâlâ amımın içindeydi. Niyetim biraz dinlenip kaldığım yerden devam etmekti. Aşk dünyanın en güzel şeyi ise, sevişmek aşkın en müthiş aşamasıydı.