27 Temmuz 2022

KUZEN ÖYKÜSÜ 2



ilk bölüm 

Aşıktım ve çok mutluydum. Çünkü sevdiğim aşkımı karşılıksız bırakmamıştı. Seviyor ve seviliyordum. Hayallerim gerçek olmuştu, mutluluktan havalarda uçuyordum. Yüreğim kıpır kıpırdı. Her anımı sevgilimin yanında geçirmek istiyordum. Ama aile ortamında bu pek mümkün değildi. Annem çoktan radarları açmış, bizi sıkı gözetim altına almıştı. Annemin her şeyi anında hissetme yeteneğine hayranım, çünkü bu tür şeylerde ben aptal sayılacak kadar duyarsızımdır. 

Zaten annem oldum olası her şeyime karışıp canımı sıkmayı sever. Hele mutluluğum söz konusuysa onu bozup beni mutsuz etmek için elinden geleni yapar. Kuzenle aşkımızı yaşamamızın önüne engeller dikmeye daha o mutlu ve aşk dolu gecenin sabahında başlamıştı. Tabii annemin bir şeyler döndüğünü fark etmesine biraz, hatta çokça ben de neden olmuştum. O gece yaşananlardan öyle mutlu ve keyifliydim ki, bu mutluluk biraz daha sürsün diye geceyi kuzenin yanında, onun koynunda uyuyarak geçirmeye karar vermiştim. Sabah erken uyanır, bir tur daha sevişir, sonra kendi odama, yatağıma geçerim diye bir plan yapmıştım. 


Tabii ki bu büyük bir hataydı. Annem gibi bir cingöz geceyi yatakta geçirmediğimi hemen anlardı. Ama benim bunları düşünecek halim yoktu. Aşkın gözü körmüş.  

Gün ışımadan önce açık pencereden ezan sesi gelmiş, ben de uyanmıştım. Sevgilim kollarımın arasında yatıyordu. Öyle güzel ve masum bir hali vardı ki anlatamam. Aşkla içim titredi. Uyandırmamaya çalışarak o güzel saçlarını okşadım, parmağımın ucuyla kapalı göz kapaklarına, dolgun dudaklarına dokundum. Üzerini açtım, geniş omuzlarını, kaslı göğüslerini, sert karnını yavaşça elledim. Öpmemek için kendimi zor tutuyordum.  


Off dayanamayacaktım. İnsan bu kadar güzel bir varlık kollarının arasındayken sevişmeden durabilir miydi? Düşünmek bile içimi bir hoş etmiş, arzu alevi benliğimi sarmış, memelerimin uçları ve amım istekle kabarmıştı. İkimizin de üzerinde külotlarımızdan başka giysi yoktu. Sevdiğime sarıldım, bedenimi bedenine bastırdım. Kollarımı sardım. Tenini tenimde, kıllı göğsünü memelerimde hissettim. Kalçamı kasığına bastırdım. Sikini vadimin üzerinde hissettim. Üstelik kaskatı ve dimdikti. Benim sarılmam bu kadar çabuk etki etmiş olamazdı. Erkeklerde sabah ereksiyonu diye bir şey olduğunu bir yerlerde okumuştum. Herhalde ondandı kuzenin sikinin de böyle kalkması. Belki de rüyasında beni siktiğini görüyordu. Neden olmasın? Bunu düşünmek bile amımın istekle ıslanmasına yetmişti. Yanağını, o ceylan gibi ama kalınca boynunu öperken kasığımı biraz daha bastırdım o sert sike. Öpmeye devam ederken kalçamı yukarı aşağı yapıp sikini amımın üzerinde hissettim. Ohhh, şahane bir duyguydu. Gözlerimi yumup bir süre bu sürtünmeleri devam ettirdim. 


Bu kadar harekete kuzenin uyanmaması mümkün değildi ama gözleri hala kapalıydı. Uyuyormuş gibi yapsa bile bu hali bana cesaret veriyordu. Öpe öpe omuzlarından, memelerine doğru indim. Bu sırada bedenimi bedenine bastırmaya, sürtmeye devam ediyordum. Kıllı tenini, sert kaslarını yumuşacık bedenimde, özellikle memelerimde hissediyordum ve bu da çok azdırıcı bir şeydi. Kollarının üst kısımlarını öptüm, koltuk altlarını yaladım. Teninin, koltuk altı kıllarının terli, tuzlu tadı içimi istekle titretti. Ben bu adamı her şeyiyle seviyordum. Tıpkı onun bana yaptığı gibi meme uçlarını emdim. Uyandırmamaya çalışarak meme uçlarını hafifçe dişlerimin arasında ezdim, dilimle uçlarına dokundum. Bir erkeğin bir kadının memesini emip ısırdığında neler hissettiğini anlamaya çalışıyordum. Çok farklı olacağına karar verdim.  Yalayarak aşağı göbeğine doğru indim. Dilim göbeğini saran kıllarında gezdirdim, tadını aldım. Göbek deliğini öptüm, dilimi içine soktum. 


Yavaşça yana kaydım, açık mavi boxer külotun içindeki sikine şöyle bir baktım. Külotun düğmesini açtığım anda sikinin ucu dışarı fırlamıştı. Yakından inceleyince oldukça ilginç görünüyordu. Gerçi videolarda çok sik görmüştüm ama canlısını rahat rahat izlemek farklı bir duyguydu. Siki ince uzun ve kocaman bir puro gibiydi. Ucu şapka gibiydi, daha doğrusu bir mantara benziyordu ve pembe rengi hoştu. Diğer kısımlar sarı beyazdı ve kalın damarları belli oluyordu. Külotun içinde belli olan güzelce tıraşlanmış taşakları da öndeki açıklıktan çıkardım. Taşakları gri siyah arası sert birer top gibiydi. Kalınlığını anlamak için sikini tuttum. Benim minik elimle avuçlayabiliyordum. Bu da fazla kalın demek değildi herhalde oysa ağzıma aldığımda boğulacakmış gibi hissediyordum. Çok kalın geliyordu. Taşakları avuçlamak ise başka bir duyguydu. Elimde içinde bir sıvı ve sıvıda yüzen sertçe bir şey, belki bir çekirdek hissediyordum. Biraz fazla sıksam canını acıtacağıma emindim.  


Taşaklarını çok sıkmadan tutmaya devam ederken diğer elimle videolarda gördüğüm gibi sikini avucuma alıp dilimle ucunu yalamaya başladım. Böylece sikin tamamı ağzına girmiyordu. Sonra dilime ıslak dudaklarım da katıldı. Uzun uzun emdim. Ama orada kalmadım. Taşaklarını birer birer ağzımın içinde tutup emdikten sonra daha aşağı kaydım. Kıllı bacaklarının üst kısımlarını öptüm, dilimi iyice çıkararak yaladım. Göğüsleriyle burasının tadı biraz farklıydı sanki. Oradan bacaklarını içlerine geçtim. Her yerini dilim ve dudaklarımla keşfediyordum. Yavaşça aşağı doğru ilerledim. Dudaklarım daha aşağılara kayarken avuçladığım sikini gittikçe daha çok sıkarak ve hızlanarak sıvazlıyordum. Tam ayak bileğine inmiş, ayağının üzerini öpmeye başlamıştım ki Kuzen sikini gittikçe daha hızlı sıvazlayan elimi bileğimden tuttu ve çekti. Anlaşılan biraz daha devam etsem bir erken boşalma yaşatacaktım sevdiğime. 


Artık uyanmıştı ama öylece yatmaya devam ediyordu. Önce külotunu çekip tamamen çıkardım. Sonra da ağır bedenini yüzükoyun çevirdim. Kendi külotumu da çıkarıp belinin üzerine yerleştim. Artık dizlerimin üzerinde durduğum için kasığımı beline bastırarak rahatça ileri geri yapabiliyordum. Amım, iyice açılmış olmalıydı. Amımın en hassas yerinde, dudakların arasında tenini, sırtını hissedebiliyordum. Ensesinden öpüp yalamaya başlarken amımı sıkıca beline bastırıp arzuyla kabarmış meme uçlarımı da nazikçe sırtına sürtmeye başladım. Bir yandan da eğilmiş omuzlarının arkasını, ensesini öpüyordum. İçim aşkla doluydu ve sevdiğimin bedenini keşfetmenin keyfini yaşıyordum.  


Öpe öpe, eme, yalaya beline doğru indim. Sırtındaki kaslar etkileyiciydi, bir kaç tanesine dişlerimi geçirdim. Kuzen acı ve zevkle kıvrandı. Sonra kaslı ama çok sert olmayan kıçını öptüm, yanaklarından tutup açtım, kıçının arasını okşadım. Arka deliğine işaret parmağımı dokundurdum. Tedirgin olmuş olmalı ki “Orası olmaz” diye fısıldadı sevdiğim. Eğilip kıçının yanaklarını öptüm, ısırdım. Diş geçirmeyeyim diye kıçının kaslarını kasınca kaya gibi oldular. Gerçekten de diş geçmiyordu. Yanakları açmak bile mümkün değildi. Oysa niyetim dilimle arka deliğine dokunmak, belki dilimi yavaştan içeri sokmaktı. Oranın da tadını merak ediyordum. Bu sırada aşağı doğru kaydırdığım kasığımı bir dizinin arkasına yerleştirmiştim ki buradan aldığım haz çok daha etkileyiciydi. Dizlerimin üzerinde amımın dudaklarını bastırarak sürterken kıçının arasını okşayan elimi bacak arasından taşaklarına ve nihayet sikine kaydırdım. Kuzen de kalçasını biraz kaldırıp elimin hareket etmesini sağlayınca sikindeki elim ve bacağının arkasına sürten amımla güzel bir tempo yakaladım. Sikini okşarken amımı sürtmeye devam ediyordum. Amım ve sikindeki elim aynı anda bir ileri bir geri yapıyordu. 


“Offf… dayanamayacağım!” diye tısladı Kuzen. Boşalacağını anlamıştım. Hemen sırtüstü çevirdim. Aslında sikinin üzerine oturmak istiyordum ama ilkim aceleye gelmesin de istiyordum. “Şimdi boşalmak üzere, daha uygun zamanda uzun uzun sikişiriz” diye düşündüm. Amımı diz kapağının üzerine yerleştirirken sikini tutup ağzıma aldım. Kuzen de bir eliyle başımı kavramış, sikini daha fazla ağzıma almam için başımı bastırıyor, diğer eliyle mememi avucunda sıkıyordu. 


Amacına da ulaştı, sikinin ucu gırtlağıma varmıştı herhalde. Kusacak gibi olmuştum. Sikini ağzımdan çıkardım, niyetim tekrar güzelce, nefes alabileceğim şekilde ağzıma almaktı. Ama ağzımdan çıkan siki sıvılarını bir anda fışkırttı. Acayip bir fışkırmaydı. Ağzım, yüzüm, memelerim hep meni olmuştu. Sikini içimde patlattırmadığıma pişman olmuştum. Kesin içimde böyle fışkırtması muhteşem bir keyif yaşatacaktı. Artık kahvaltıdan sonra doya doya sikişiriz diye düşündüm. İki yanağından kavrayıp güzel bir öpücük aldıktan sonra duşa koştum. Çünkü yüzümün ve üzerimin meni kaplı olmasına henüz alışamamıştım. İyi ki de duşa gitmişim. 


Tam o anda annem kapıya dayanmış. Kapıyı kilitlemeyi akıl etmediğimiz için de aynı hızla içeri dalmış ve çıplak yatan kuzeni karşısında bulmuş. Kuzen aceleyle üzerine pikeyi çekerken annem de gerisin geri odadan çıkmış. Ben duşta pusuya yatmış, su sesi gelmesin diye yıkanmamıştım bile. Sonra da ön kapıya pusu kurmuştur endişesiyle kendimi banyonun küçük penceresinden atmıştım. Bacaklarım ve dirseklerimde biraz sıyrıklar vardı ama sevdiğim için canım feda.   


Annem gördüklerinden ne anladı, nasıl yorumladı bilmiyorum ama sonuçları kötü oldu. Kuzenin tatili resmen bitmişti, gidiyordu. Hem de o gün, hem de kahvaltıdan sonra hemen. Yıkılmış, mahvolmuştum. Tabii dün gece doya doya sikişmediğime, ilk sevişmemi sürekli ertelediğime de pişmandım. Kaçan balık büyük olurmuş, kaçırdığım sik de büyüktü ve çok güzeldi ve tadı damağımda, sıvısı bedenimde, göğüslerimdeydi. Sonuç olarak onun sıvısı üzerimde kuruyup insanı delirten şehvetli kokular yayarken ağlamaklı gözlerle kahvaltı ediyor ve annem bu kararından caydıramayacağımı düşünüyordum. Çok sert ve anlayışsız bir anneydi, ondan nefret ediyordum. Kokumu fark etmedi. Mis gibi yeni sevişmiş kadın kokuyordum. Fark etse başka kanıt aramaya gerek kalmazdı.   


Neyse ki evdeki hesap çarşıya uymadı, İstanbul’a gündüz saatlerinde otobüs yoktu. Akşamı beklemek gerekiyordu. Kuzenle kardeşim otobüs bileti almaya gitmişlerdi, ben de kötü kaderime ağlamak için odama çekilmiş, yatağa uzanıp yüzümü yastığa gömmüştüm. Annem bizi göz hapsine aldığı için evde bir şey yapmak olanağı yoktu. Kuzenle karşılıklı bir laf bile edemezdik. göz göze gelsek azarı yerdim. Yani durum o kadar vahimdi. Ama ben çoktan kararımı vermiştim. Kutsal emaneti, bugün o gitmeden kuzene teslim edecektim. Bir daha fırsat olmayabilirdi. Ayrı kentlerde yaşıyorduk ve aramızda 450 kilometre vardı. Annem asla beni onun yanına yollamazdı. Kuzen İstanbul’a gelirse de bizi görüştürür müydü, kuşkuluydum. Sonuçta suçüstü yakalanmamış da olsak şüpheliydik.


Bir yandan nerede buluşabiliriz diye düşünüyordum, diğer yandan annemin sıkı denetiminden nasıl kaçacağımı planlamaya çalışıyordum. Kul sıkışmayınca hızır yetişmezmiş. Her şey umduğumdan daha kolay gelişmişti. Öğle saatlerinde komşular ucuz tişörtler gelmiş diye annemi kasabanın diğer ucundaki pazara gitmek için ikna edince planımı hızla geliştirmiştim. Tabii ki annem benim de pazara gelmemi istiyordu. Ama odama kapandığım için yanıma gelip bunu söyleyemedi. Dışarıdan seslenmesini de cevapsız bıraktım. Evin kapısını kilitleyip, “Ben gelmeden sakın çıkma!” diyerek gitmişti. Annemin güvenlik önlemi de bu kadardı. Ev tek katlıydı, istediğim pencereden atlayıp çıkabilirdim. Yine pencereden kimi istersem içeri alabilirdim. Geriye kardeşimi evden uzaklaştırmak kalıyordu. O görevi de kuzene verdim. “En az iki saat baş başa kalabiliriz. Yeter ki kardeşimi evden uzak tut!” diye mesaj yazdım. 


Kardeşim her türlü oyuna meraklıdır. O an aklıma gelivermişti, kasabanın öbür ucundaki pazarın yanında bir lunapark vardı ve lunaparkta da büyük bir oyun salonu vardı. Orada iki saat vakit geçirmesine yetecek parayı cebine koyduk mu, sevinerek koşardı lunaparka. Durumu kuzene mesajla bildirdim. O da “Tamam aşkım o iş bende!” diye cevapladı. Aşkım demişti, aşkımmm! Mutluluktan uçuyordum.


Kuzen yakışıklı olmasının yanında zekiydi de. Evde basılma ihtimaline karşı tedbirler de almıştı. Bir kere şeklen kardeşimden ayrılmamış, lunaparkın kafesinde onu bekliyor olacaktı. Yani annem sorarsa kardeşim “Kuzenle kafede birlikteyiz” diyecekti. Çünkü o da oyun oynarken yakalanmak istemiyordu. İkinci tedbir olarak da evde buluşmak yerine bana yüzme öğrettiği sakin koya gelmemi istemişti. Böylece evde basılmak tehlikesini de önlemiş oluyordu. Üstüme bir bikini altı, şile bezi bir plaj giysisi giymiştim. Çantamda da bikini üstü ve bir alt daha vardı. Kanama haline karşı da ped ve pamuk gibi şeyler de vardı çantamda. Yanıma da sevişirken kıçıma kumlar batmasın diye hem hasır hem de iki tane kocaman havlu da almıştım. 


O kadar heyecan yapmış ve acele etmiştim ki Kuzenden önce gelmiştim bizim koya. Sezonun sonu gelmek üzere olduğu için kimsecikler yoktu. Zaten normalde de pek kimse gelmezdi. Hele güneşin en yüksekte olduğu bu saatlerde iyice boş olurdu. Yine de sahilde değil kumsalın arkasındaki kumlu topraklı, sazlarla kaplı bölgede sevişmek uygun olacaktı. Koyda kimse yoktu ama her an bir tekne geçebilir hatta gelebilirdi. Rahatça sevişebileceğimiz bir yer ararken kuzen de uzaktan görünmüştü. Ona “buradayım!” der gibi el salladım. O da gülümseyerek karşılık verdi. 


Yanıma geldiğinde çoktan hasırı sermiş, üzerine havlulardan birini iki kat yapıp yaymış, diğer havluyu da iyice katlayıp yastık haline getirmiştim. Hayalimde misyoner pozisyonu vardı. İlkim için en uygun pozisyon o diye düşünmüştüm. Acıyı mümkün olduğunca azaltmak, keyfi de çoğaltmaktı niyetim. Sakin bir şekilde yürüyerek gelirken benim heyecanım gitgide artıyordu. Bir an önce kollarına atılmamak için kendimi zor tutuyordum. Gözleri gözlerimde bana doğru yaklaştıkça yüzündeki gülümseme, bakışlarındaki aşk artıyordu. 


Aramızda iki - üç adım kaldığında artık daha fazla kendimi tutamadım ve kollarına atıldım, boynuna sarıldım. O da bana kollarını sarılıverdi ve bir hamlede ayaklarımı yerden havalandırdı. O halde ilk ve uzun öpüşmemizi gerçekleştirdik. Dudaklarımız sanki günlerdi özlemişiz gibi birbirini ısırırken, dillerimiz aşkla raks ediyordu. Sonra yavaşça beni yere bıraktı. Sevgiyle baştan aşağı süzdü. Gözleri memelerime takıldı. Biraz üşümüş, soğuk ve istek karışınca da hemen uç vermişlerdi. İki eliyle onları giysimin üzerinden avuçladı. 


“Bir daha böyle çıkma. Kimseler görmesin bu şahane memeleri. Kıskanırım!”


Haklıydı. Anladım diye başımı salladım ve utanmış gibi başı önde durdum. Çenemi parmak ucuyla tutup başımı kaldırıp öpmem için dudağını uzatınca kollarımı sarmış yeni bir öpüşmeye başlamıştım. Bir süre memelerimi avuçlayıp uçlarını parmak uçlarında ezdikten sonra bir eliyle mememi tutmaya devam ederken diğeri aşağıya, kasıklarıma yöneltmişti. Şile bezinin yumuşak kumaşını hissetmek istercesine eli karnımdan aşağı kaymış, sonra yine kumaşın ve bikini altının üzerinden aşkla ıslanıp kabarmış amımı avuçlamıştı. Artık bir yandan öpüyor, bir yandan da bir eliyle mememi, diğeriyle amımım avuçluyor, orta parmağını amımın dudakları arasına dokunduruyordu.


Zevkten yerimde duramıyordum. Bütün vücudum istemim dışında kıvranmaya, titremeye başlamıştı. Şile bezi giysimi çıkardı. Üzerimde sadece yandan ipli kırmızı tanga bikini altı vardı şimdi. Memelerim istekle kabarmıştı ve öpüşmenin hazzıyla soluk soluğa olduğum içinde hafiften sallanıyorlardı.  


Sanki daha sabah beni görmemiş gibi bakarak ellerini omzumda, kollarımın üzerinde, göğsümün üzerinde gezdirdi. Parmak uçlarıyla nazikçe meme uçlarıma dokundu, sonra parmaklarıyla memelerimin kenarlarında gezindi. Rüzgarla dağılan saçlarımı düzeltti. Ben de onun hafif sakallı yanağını avuçladım ve aşkla baktım.  

Tişörtünü çıkarıp giysimin üzerine attı. İki yanağımdan avuçlayıp dudaklarını vantuz yapıp eğildi. Ben de ayakucumda yükseldim. Dudaklarımız birbirini vantuzladı. O sırada çıplak bedenlerimiz birbirine mıknatıs gibi çekildi ve yapıştı. Yumuşacık memelerimi sert göğsünde ezdi. 


“Aslı… Ah Aslı!... Seni çok özleyeceğim” dedi. 

“Ben de aşkım!” Yanağına bir öpücük kondurup “Bugünün anısı kalsın istiyorum!” dedim. 

“Unutulur mu!”

“Hiç unutulmasın. İlkim ol!” diye fısıldadım. 


Sanki çok acayip bir laf söylemişim ya da elektrik vermişim gibi kollarımdan koptu, bir adım geriledi. Hayretle yüzüme baktı. “Bu mümkün değil!” dedi.

“Neden değilmiş!” diye çemkirdim. Aşkın mutluluğundan bir anda kavgaya geçmeye hazırdım. 

“Biz kuzeniz!” diye çaresiz bir şekilde karşılık verdi. 

Bugüne kadar aklın neredeydi, demedim. Tartışmaya değil, ikna etmeye ihtiyacım vardı ve zaman hızla akıyordu. “Biz tam anlamıyla kuzen değiliz.”

“Nasıl?”

“Kuzen dediğin amcanın, dayının, teyzenin ya da halanın oğludur. Peki sen benim neyimsin?”

“Ninelerimiz kardeş. Ninenin kız kardeşinin kızının oğluyum.”

“Eee..”

“Eee..” 


Karşılıklı kıkırdadık. İkna olmaya hazırdı ve anında konu çözülmüş oldu. Tekrar bana sıkıca sarıldı, Sıkıca sarıldım. Kemiklerimi kıracakmış gibi sıktı. Tekrar dudaklarımız birleşti. Dudaklarımı dudaklarının arasında ezdi, emdi. Uzun uzun öptü. Bu sırada elleri kıçımı tam kapatmayan bikini altının açıkta bıraktığı kalçalarımın yanaklarını okşuyor, yoğuruyordu. Dayanamadı bikiniyi kıçımın arasına doğru kaydırıp lömbürdeyen yanakları iyice ortaya çıkarıp yeniden avuçladı. 

 

Kollarını biraz gevşetince jeaninin düğmesini açıp fermuarını indirdim. İki yandan sıkıca tutup aşağı çekince pantolon ayak bileklerine düştü. Şorta benzeyen bermuda bir mayo giymişti. Dudakları dudaklarımın kenarlarında gezip yanağımı, çenemi öperken bikini altımı indirdi. Ben de mayosunu indirmeye çalıştım ama önden bağlı olduğu için onun da yardım etmesi gerekti.

  

Şimdi ikimiz de çırılçıplaktık. Bedenlerimiz yeniden birbirine yapışırken dudaklarımız da birbirini buldu. Öpüşmeye, birbirimizin sırtını, belini, kalçalarını okşayıp sıvazlamaya devam ederken havlunun üzerine çöktük. Beni sırtüstü yatırıp yanlamasına yanıma uzandı. Dudakları boynumdan omzuma inerken bir eli de memelerimde, karnımda dolaşıyor, avuçluyor, okşuyor, sıkıyordu. Ben de iki elimle başını tutmuş öpüşlerine karşılık veriyor, yanağını, boynunu, gidığını öpüyordum.

Çok seviyordum, çok… Aşkla gözlerim dolmuştu. Çok özleyecektim, çok… Gözyaşlarım çoğaldı.  


Ağladığımı hissetmişti. Durdu, parmak uçlarıyla yanaklarımdan akan yaşları temizlerken, “Üzülme, bu ayrılık çok sürmeyecek! Yeter ki bana inan ve bekle!” dedi. İnandım der gibi başımı salladım. Gerçekten de inanmak istiyordum. Kavuşalım istiyordum. Bu mutluluk hiç bitmesin, hep sevişelim istiyordum.  


Küçük bir öpücük kondurup dudakları boynumdan memelerime indi. Mememi avuçlayıp göğüs ucuma dilini değdirdi. Zevkle inledim. Ucu dudaklarının arasına aldı vantuz gibi emdi, zevkle kıvrandım. Siki bacaklarıma dokunuyordu. Uzanıp o şahane şeyi avuçladım. İçime nasıl gireceğini hayal etmeye çalıştım. bir an korktum. Daracıktı amım, kesin canım çok yanacaktı. ama vazgeçmeye niyetim yoktu, buradan sikişmeden, kutsal emaneti sevdiğime açtırmadan kalkmayacaktım.

O sırada kuzen mememi emmeye, dişlerinin arasına alıp ısırmaya devam ediyordu.  


Boştaki eli de bacaklarımın içlerinde, istekle ıslanmış amımın üstünde nazikçe dolaşıyordu. Orta parmağı dudakların arasına kayarken “Nasıl da ıslanmışsın” dedi. Cevap verecek halde değildim. Gözlerimi yummuş, içime girip çıkan parmağının ritmine uygun olarak kalçamı sallıyor, “Artık içime girse. Sikse!” diye düşünüyordum.

 

Elini amımdan çekmeden yavaşça üzerime doğru kaydı. Ben de dizlerimi kırıp bacaklarımın arasına yerleşmesini kolaylaştırdım. Siki hâlâ elimdeydi. Bıraktım. Kocaman kaslı vücudunu bastırıp ağırlığını hissettirerek dudakları iyice açılmış, ıslak ve kaygan amımın üzerine sikini sürtmeye başladı. Bu sırada gıdığımı, omuzlarımı öpüyordu. Offff. Ne şahane bir duyguydu bu. Bir de içime girecek kanatacak endişesi olmasa bu zevke doyum olmazdı. 


Bir süre amımın dudakları arasında dışarıdan gel git yaptı. Kalçamla karşılık veriyordum ve amacım bu hamlelerinden birinde sikinin içime kaymasıydı. Siki amımın dudakları üzerinde gidip gelirken dudakları meme uçlarımda dolaşıyordu. Arzu ile dolmuştu tüm hücrelerim ve artık dayanamayacaktım. 


“Girrr… Gir artık içime… Girr…” diye inlerken kalçamı iyice havalandırdım ve sikine doğru bastırdım. Islak kaygan dudakların arasından ucunun girdiğini hissetmemiştim bile. Kuzen memelerimi emerken küçük bir hamle yapıp sikinin amımın içindeki varlığını hissettirdi. Hayır umduğum gibi canım acımamıştı. Yavaş yavaş sikini bastırıp bastırıp çekerken, kendimi o zevke bırakmıştım. Gözlerimi kapanmış, başımı geriye atmış, sikinin içimdeki küçük hamleleriyle “ıh-ıh-oh-ıh-oh-oh-ıh” diye inliyordum. Kuzen de hamlelerini yapıp içimi daha çok deldikçe aynı şekilde inleyip sesler çıkararak karşılık veriyordu.  


Hayal ettiğim gibi tam misyoner pozisyonundaydık. Kollarımla sert kaslı sırtını sardım, kendime doğru çektim. Hem bedenini bedenimde hissetmek istiyordum hem de daha çok girsin istiyordum. Kuzen de bu isteğimi karşılıksız bırakmamış sikini gittikçe daha derine bastırmaya başlamıştı. Dizlerimin altından tutup kalçamı biraz daha kaldırırken yeni bir hamle yaptı. İşte o anda canım acıdı, gözlerimden yaş geldi. Haykırmamak için dudaklarımı dişledim. Çünkü canım yandı diye ara vermesin, geri çekilmesin istiyordum.


Acı azalırken amımın gittikçe genişlediğini ve o kocaman ve kalın siki iyice içine aldığını hissediyordum. Sanki bir engel aşılmış amım iyice açılmıştı. Sikinin rahatça kayarak içimde ilerlediğini hissettim. Zevk hissim artarken amımın bu kadar derinleşip genişlemiş olmasını hayretle izliyordum. O kocaman sikin tamamı artık içimdeydi ve taşakları da “pat.. pat… pat..” diye amımın girişine vuruyordu. Az evvel elimde tuttuğum o sıcak sert et şimdi aynı sıcaklıkta derinlerimdeydi. Kuzen iyice hızlanmış, gözlerini yummuş kendini sikişmenin keyfine bırakmıştı. Ben de gözlerimi yumdum sevgilime daha da sıkı sarılıp kalçamla hamlelerine karşılık vermeye başladım. 


“Ohhhh…. Şahanesin sevgilim. Amın ne kadar daracık. Ohhh… geliyorum… Ohhh..” diye haykırmaya başlamıştı. 

“Ohhh aşkımmm.. Gel oh… ben de gelmek üzereyim… Ohhh…” diye karşılık verdim. Kalçalarımızı iyice hızlanmıştı. Kalbim son sürat çarpıyordu. Tansiyonum da çıkmış olmalıydı. Bedenim beynimden kopmuş kendiliğinden kuzenin sikinin yönetimine girmiş gibiydi. O ne yaparsa istekle karşılık veriyordum. İkimiz de zevkten acayip sesler çıkarıyor, adeta uluyorduk.


Ardından tüm bedenim titremeye başladı. Yüreğim sanki yerinden kopmuş göğe yükseliyordu, bedenim de onu takip ediyordu. Yükselmek dedikleri bu olmalıydı, hiç böyle bir duygu yaşamamıştım. Orgazm buydu ve kuzen tempoyu artırarak sikmeye devam ettikçe orgazmların birbirine eklendiğini hissediyordum. Büyük, doyumsuz bir sarhoşluktu yaşadığım. 


Kuzen hâlâ pompalamaya devam ediyordu. Soluk soluğaydı. “Aşkımmm geliyorummmm…” diye haykırdı. Daha ben bir şey diyemeden içimde yoğun ve sıcak bir sıvının patladığını hissettim. Kuzen durmamıştı ve hamlelerine devam ediyordu, benim bedenim de aynen karşılık veriyordu. Sonsuz enerjisi olan birer makine gibiydik ve içimde kuzenin sikinin yeniden büyüdüğünü hissediyordum. Belki de hiç yumuşamamıştı ve yükünü bırakmasına rağmen diri ve canlıydı. Bu konularda pek bilgim yoktu. sadece boşalınca yumuşar sanıyordum.  Onu tamamen içime almak ve bedenini bedenimde hissetmek için kollarım ve bacaklarımla kuzene o kadar sıkı sarılmışım ki avuçlarını yere bastırıp doğrulduğunda bedenim tamamen havalanmıştı. 


Ustaca bir hareketle dönmüş, o sırtını yere verirken ben bir anda kendimi onun üzerinde bulmuştum. Artık yumuşak havlunun üzerinde değil üzeri biraz kum kaplı sert topraktaydık. 


“Sıra sende” demiş kendini tamamen benim yönetimime bırakmıştı. Artık ben onu sikecektim. Dizlerimi sert kuma iyice bastırıp sanki bir atın üstünde yaylanıyormuş gibi kalçamla gel git yaparken sevgilime eğilmiş dudaklarına yumulmuştum. Memelerim sık kıllarla kaplı göğsüne, karnım karnına sürtünüyordu. Kalçamın hareketleriyle içimdeki siki yönetebildiğimi anlayınca sikiş daha keyifli hale geldi. Yavaşça doğruluyor sikini sadece ucu içeride kalacak şekilde çıkarıyor sonra sert bir hamleyle hepsini içime alıyordum. Bu kalça hareketim ikimizi de heyecanlandırmıştı. Kuzen gözlerini kapamış, kendini bana bırakmıştı ama iki eliyle belimden hafifçe tutup sikişe yardım etmeyi de ihmal etmiyordu. Onun belli etmeden yönlendirmesiyle kalçamı ileri geri hareket ettirirken çalkalayabileceğimi de keşfetmiştim.  


Kuzeni öpücüklere boğarken kalçamı gittikçe daha da hızlandırıyordum. Tüm benliğimle sikiştiğimi hissediyordum. Kuzen de bana karşılık vermeye başlamış kalçamı sertçe bastırdıkça aynı sertlikle sikini sokmaya başlamıştı. Ohhhh. Ahhhh. Offff. Karşılıklı haykırıyorduk. 


Ve o muhteşem his içimde yeniden oluştu. Zevkin doruğuna doğru uçmaya başladığımı hissettim. 

“Geliyorum aşkım” diye inledim.

“Ben de sevgilimmmm” diye inleyerek karşılık verdi. 


Ooooo. Şahane bir volkan patladı içimde, kendi sıvımın da patlayıp onunkine karşıtığını bedenlerimizin tek bir zevk duygusunda birleştiğini hissettim. Ha-ri-kay-dı.

 

Gözlerimi yumup kendimi kuzeninin bedenini üzerine bıraktım. Siki hâlâ amımın içindeydi. Niyetim biraz dinlenip kaldığım yerden devam etmekti. Aşk dünyanın en güzel şeyi ise, sevişmek aşkın en müthiş aşamasıydı. 

14 Temmuz 2022

KUZEN ÖYKÜSÜ

 




bir kadın takipçiden geldi. noktasına virgülüne dokunmadan yayınlıyorum. alkışlarınız genç güzel takipçiye gitsin.”

Ben kuzenime aşıktım. Benden 10 yaş büyüktür. Artist gibi adamdır bana göre. Boy pos onda, endam onda. Kumral, renkli gözlü, ince uzun bir adamdı. Sen de uzun sarı saçlı, gri gözlü, alımlı bir bir kızsın, kumralda ne arıyorsun, kendinin erkek halini mi diyeceksiniz. Hayır kuzen bambaşkaydı, anlatmam kolay değil. En güzel yanı ise huyuydu. Yaş ayrımı yapmadan, büyük küçük demeden herkesle iyi geçinir, herkesle nezaketle konuşur, diğer erkekler gibi durmadan küfür etmezdi. Hayalimdeki sevgili oydu. Ergenlikten çıkar çıkmaz veya çıkmadan kendimi ona aşık bulmuştum. Tabii onun bundan haberi yoktu. Bana kardeş muamelesi yapıyordu. Zaten çok küçüktüm. Nerden anlayacak ona deliler gibi tutulduğumu, gözümün başka kimseyi görmediğini...

Ben aşkımdan kahrolurken bizim yazlığa sevgilisi ile geldi. Yakınlarda bir pansiyonda kalacaklarmış. Bizimkiler tabii ki buna izin vermediler kızla bunu bizim eve misafir ettiler. Kız, ben ve kardeşimle aynı odada kalacaktı. Kuzen de diğer erkeklerle. Böyle olunca planları bozulmuş oldu tabii.

Aşkıma ortak olmaya çalışana karşı koymak için hiç zaman kaybetmedim. İnce taktiklerle kızı kuzenden soğuttum. Çok çapkındır falan diye anlattım. Gerçekten de çok yakışıklıydı ve bütün kızlar ona aşıktı. Kız zaten kıskanç iyice doldu ve kuzenle kavga etti, gitti.

Kuzen gitmedi, kaldı. Tatiline devam etti. Bu sırada ben de yakınlaşmaya başladım. Yalnız kalmak için bahaneler üretiyordum, mesela bana yüzme öğretmesi gibi. Buralar kalabalık, utanıyorum diye ıssız plajlara götürdüm onu ki iyice baş başa kalalım, gözden ırak rahat hareket edebileyim.

Yüzme öğrenirken bol bol dokunuyorduk birbirimize. O da benim en hassas yerlerime dokunuyordu. Ben de sık sık yüzemeyip kucağına atlıyordum. Ne kadar kendini kassa, uzak durmaya, pek dokunmaya, sarılmamaya çalışsa da etkilendiği önünden belliydi. Benim içinse hayatta dokunduğum ilk erkekti. Üstelik aşıktım. Alev alev yanıyordum ve ona dokunup sarıldıkça sarhoş gibi oluyordum aldığım keyiften. Müthiş bir duyguydu ve onu hep yaşamak istiyordum. Düşlerimde hep kocaman, ince uzun sert ellerinin narin bedenime dokunuşları, hafif kaslı bedeninin bedenime değişi ve söylemeye utanıyorum ama o kocaman sikinin amıma girişi ve tek vücut olup birlikte dorukları bulmamız vardı.

Bu sırada diğer kızlar boş durmuyordu. Kuzenle flörtleşenler olmuş, ben aşk sarhoşu olduğum için bulutların üstünde uçuyorum bir şeyin farkında değildim. Bunlardan biriyle de diskoya gitmeye sözleşmiş. Neyse ki kızın ailesi tek yollamadı, kuzen mecburen beni ve bir kaç kişiyi daha aldı yanına. Ben de fırsattan istifade süslendim, açık saçık giyindim, düştüm peşlerine.

Kız flört ediyor ama çekingen, kuzen ondan istediğini alamadı, el ele tutuştular, dans ettiler ama kız ötesine izin vermiyor. Kuzenin suratı asıldı. Tabii ben çaktırmıyorum ama işleri yolunda gitmedi bana kaldı diye çok memnunum. Bir süre sonra da kız evden bekliyorlar diye bir bahane uydurup gitti. Kuzen kıza evine kadar bile eşlik etmedi. Kuzen bana kalmıştı. hemen atak yaptım. Dans ederken iyice sarıldım falan. Ama bana mısın demiyor, hiç etkilenmiyor ya da öyle görünüyor. Ne yaptıysam fayda etmedi. bir ara yer pis diye kucağına oturdum, yorgunum diye kolumu boynuna sardım, yanağımı yanağına dayadım, koynuna başımı gömdüm ama boşuna.

O gece öylece boşa gitti. Neyse ki yüzme dersleri devam ediyor. bol bol elleşiyor, sarılıyordum ona. Bu haller de iyice azdırıyordu tabii. Tahrik olsun diye açık saçık giyiniyorum. Açıkta, ufak bikinilerim ile önünde duş alıyorum falan. Kuzen etkileneceğine ben ekliyorum, kendimi bir kuytuya atıp seviştiğimizi hayal ederek amımı avuçluyorum, memelerimi sıkıyorum, orgazm olmaya çalışıyorum ama yetmiyor. Birkaç gün sonra kuzeni sevgilisi aradı. Özür dilemiş orospu. Ağlamış falan. Kuzen bizi bırakıp kızın yanına İstanbul'a gitti. Giderken de bana bir veda bile etmedi. Yuh! Alırım ben bunun öcünü!

O kış pek görüşemedik. Birkaç kez ailesiyle geldiler ama soğuktuk. O ne kadar ortada görünmese, bize geldiğinde soğuk davransa da benim aşkım bitmedi aksine çoğaldı. Çünkü tüm hayallerimin kahramanı oydu. Onunla yatıyor, onunla kalkıyor, her gün tören gibi banyoya sığınıp, klozetin üstünde onunla sevişmelerimizi hayal edip kendimi tatmin ediyordum. O kadar özlüyordum ki onu, parmaklarım yanlışlıkla derinliklere inecek zarım yırtılacak diye korkuyordum. Zarımın yırtılması dert değildi, derdim kızlığımı ona vermek, ilkimi onunla yaşamak, onun kollarında ilk acıyı yaşayıp ilk kanı akıtmaktı.

Ertesi yaz, yine bizim yazlığa geldi. Tam da bayram arifesi. Bayramlarda çok misafir gelir, evin her yeri dolar. Bu bayram da uzak yakın, tanıdık tanımadık bir çok akraba gelmişti. Kuzen yine kızlar arasında popülerdi. Hâlâ o salak sevgilisiyle mi, deli gibi merak ediyordum ama çevredeki kadınları süzüşünden boşta olduğunu tahmin ediyordum. Bizim uzak akrabalardan biri de, evde konuk olanlardan, evli olmasına rağmen kuzene yazıyordu. Annemin teyzesinin geliniymiş kadın, küçük de bir çocuğu var. Çocuk da kendisi de felaketler, durmadan bağrışıyorlar. Evde huzur kalmadı. Ama kadın güzeldi doğrusu. Kaş göz onda, bal dudaklar, hokka gibi burun onda. Otuzlarında, göt göbek her şeyi hemen dikkati çeken, dolgun vücutlu bir hatundu.

Anneme bu durumu, kadının kuzene yürüdüğünü fark ettirmiştim. Kadınla kuzeni ayırmak gerek diye düşünmüş. ama ev çok dolu. Sonunda çözüm olarak "Bunlar zaten kardeş gibi" deyip ikimizi evin yanındaki, ayrı girişi, duşu olan müştemilata yolladılar. Sanırım akrabalardan birinin gözünün bende olduğundan kıllanmıştı annem. Koca adam, evli barklı hep peşimdeydi, yerli yersiz sohbet açmaya çalışıyor, salak şakalar yapıyordu. Ama benim onla işim olmazdı, dönüp bakmazdım bile. Kalbimin sahibi belliydi.

Kuzen yine bana ilgisiz. Ama yine yüzme derslerine başladık. Üstelik bu yıl daha güzelim. Bedenim çok daha gelişmiş. Bazı yerlerim oldukça dikkati çekiyor. İnce uzun, fıstık gibi bir kızım. Kalçam genişlemeye başlamış, götüm dikkati çekici bir şekilde büyüyor, memeler yeterince büyük olmasa da ele gelir. Düz sarı saçlarımı daha da sarartıp belime kadar uzatmışım, daha ne olsun. Ve artık daha cesurum, hem daha açık mayo, bikini giyiyorum hem de daha rahat sarılıveriyorum kuzene.

O da bana daha arkadaşça davranıyor. Ama samimiyeti kanka tarzında. “Şu kızı bana ayarlasana”, “Şu hatunu tanıyor musun!” falan diyor. Sinirim iyice tepeme çıkıyor. Küfür etmemek için dudaklarımı ısırıyorum.

Bayram akşamı grup halinde yine diskoya gitmiştik. Disko biraz tepelik bir yerde, köyün dışındadır. ses gelmesin diye uzağa yaptırmış belediye. İçtik, eğlendik. bol bol dans ettik. Bu arada bir gece birlikte kalmıştık müştemilatta. Ve ben biraz atak yapmıştım. Geceliğin içine bir şey giymemiştim örneğin. Duştan üzerime sadece bir havlu sarıp çıkmıştım. Gece yatarken numaradan üzerimdeki örtüyü atmıştım. Bunlardan etkilenmemiş görünüyordu.

Diskoda da bana değil kendisine ilgi gösteren akraba kadına takıldı. Neyse kadın pek atak değildi. Sanrım istiyordu ama akraba diye çekiniyordu.

Neyse kuzen kadına atak yapıyor, ben kuzene atak yapıyorum. Disko gecesi gerilimli bir şekilde geçti. Oldukça da çok içmişiz. Ben zaten içmeyi bilmiyorum hemen kafayı buldum. Cesaretim iyice arttı. Disko dönüşü sarhoşluğa vurup iyice sarıldım kuzene. İki kolumla belini sardım, arada yanağına öpücük kondurdum falan. Türlü rezillikler. Kuzen ciddi ve tahammüllü adam da. Sadece bir kez yanağımı avuçlayıp “Çok içmişsin güzelim!” dedi.

İçkiye alışık olmadığım için eve dönünce de iyice kustum. Kuzen bana yardımcı oldu. Elimi yüzümü yıkadı. Giyinemiyormuş numarası yapınca üzerimi çıkardı, geceliğimi giydirdi. Numara yapayım derken gerçekten sarhoş olmuşum.

Gecenin bir vakti acayip çişim geldi, kalktım. Kaldığımız odada iki yatak yan yana, arkada da bir duş tuvalet var. Yani küçücük bir oda. Çişten dönüşte kafayı bozdum. Doğruca kuzenin yatağına yattım, sıkıca sarıldım.

Adama ağaca sarılır gibi sarılmışım, kollar bacaklar. Sabah uyandığımızda ter içindeydik ikimiz de. Zaten o anda anladım bir erkeğe sarılıp uyumanın ne keyifli bir şey olduğunu. Öylece, sarmaş dolaş yüz yıllarca yatabilirdim.

Uyanma sebebi de annem erkenden gelmiş kapıyı tıklatıp açtıramayınca sesleniyor, kahvaltı hazır diye. Esas niyeti içeri girip baskın yapmak ama neyse ki kuzen kapıyı kilitlemiş. O gece bir şey yaşanmadan mı bitti yani? Evet ama iyice ısınmıştık birbirimize.

Bu arada akraba kadını da annem kışkışlamış. O da gidince ortalık iyice bana kaldı.

Ama insanlar gidince tabii ki annem beni tekrar esas eve aldı beni. Kuzen de müştemilatta kaldı. Yani büyük bir fırsatı kaçırmıştım.

Neyse ki o gün çok güzel geçmişti. Yüzme dersi falan hep biraz arzu doluydu. Kuzen bana ilgi gösteriyordu. Daha çok dokunuyor, yılışmalarıma ses etmiyor, daha çok ilgileniyordu benimle.

Suyun içinde yatakta sarıldığım gibi kollar bacaklarımla sarılıp bedenimi bastırıyordum. "Yapma canım" diyordu ama üstünden atmıyordu, aksine kollarıyla sarıp düşmemi önlüyordu. Hatta arada sanki belimi tutacağına yanlış tutmuş gibi kalçalarımı tutuyordu ve oldukça tahrik olduğu önünden belliydi.

Sonunda "artık dayanamayacağım" deyip beni kucağından attı. "Biraz uzak dur, çok sırnaşıyorsun. kötü şeyler olacak" diye uyardı. Ben de küsmüş gibi yaptım. Denizden çıkıp kendimi havlunun üzerine attım, yüzükoyun ağlamaya başladım. Kuzen beni teskin etmeye çalıştıkça "uzak dur.. uzak dur.." diyor, daha çok ağlıyordum. O da saçımı falan okşuyor, "anlamıyorsun. olmaz ki, daha çocuksun" falan diyordu. Çocuk lafı tabii ki kafamı attırmıştı.

Bir hamlede yerimden fırladım. Bikinimin üstünü çıkarıp "nerem çocuk!" diye haykırdım. O telaşla havluyu üzerime örtmeye çalışırken ben de altımı çıkarmaya çalışıyordum. Tam rezillik yani. Neyse ki ıssız bir yerdeydik.

"Uslu dur, rezil olacağız!" diye yalvarıyordu.

“Çevrede insanlar görecek! Çok ayıp!” diyordu.

"Bir kere öpmeme izin verirsen, uslu dururum" dedim.

Yanağından öpeceğim sanıyordu, ayak uçlarımda yükselip ensesine sarıldım, dudaklarına yumuldum.

Hayatımda ilk kez öpüşüyordum. Muhteşem bir şeydi, sarılmak, dudağının tadı, dudaklarını dudaklarımın arasında hissetmek müthişti. Aldığım hazla tir tir titriyordum. Bayılacakmışım gibi bir his oluşmuştu. Be zevki daha uzatmak, bayılmamak için direniyor, beni üstünden atmaya çalıştıkça daha sıkı sarılıyordum.

Sonra kendini biraz da güç kullanarak kollarımdan çekip “Yapma lütfen!” diye yalvardı. “Güzel bir öp, yapmayayım,” dedim.

Cevabım sinirini bozmuştu, sen delisin der gibi bakıp sarıldı ve gerçekten de çok güzel öptü. En az on dakika sürmüştür. Sıkıca birbirimize sarılmıştık. Ben yine boynuna asılmıştım kollarımla, o da belimden sarmıştı güçlü kollarıyla.

Dudaklarımı emdi, ısırdı, dili ağzıma girdi, dilimi buldu. Bir yandan da elleri kollarımın yanlarını sıvazlıyordu, öpüşme ilerledikçe elleri kalçalarıma kaydı. onları avuçladı, sıktı.

Nefes almak için ara verince "kalçalarına bayılıyorum. çıldırtıyorsun beni" dedi. Hâla kollarının arasındaydım ve beden temasımız sürüyordu.

Savaşı kazandığım, kuzeni ele geçirdiğimi anlamıştım. Çapkın bir edayla gözlerimi devirerek "Başka?" dedim.

"Seni her şeyinle seviyorum" dedi.

"Hiç belli etmedin" dedim küskün bir halle, aslında lafı aşkın sıcaklığıyla bedenimi yakmıştı.

"Biz akrabayız olmaz ki" dedi. Çaresizliğini belirtir bir edayla.

"Neden olmasın," dedim. "Hem öpüşüyoruz sadece, evlenmedik ya!"

"Haklısın" der gibi başını salladı, bir an gözlerimin içine baktı, sanki beni bırakacakmış gibi hafiften geri çekildi vücudu. İçimdeki arzunun tamamını gözlerime yansıtıp gözlerinin taa içine baktım, “Seni istiyorum” dercesine. Gözlerini gözlerimden kaçırdı, bakışlarımız yeniden buluştu, bu kez bakışlarını kaçıramadı ve bana doğru eğilip tekrar dudaklarıma yumuldu.

Bu sırada çevreden sesler gelmeye başlamıştı. Çok yakında birileri bağrışıyordu. Mıknatısla bağlanmış gibiydik, güçlükle koptuk, hemen toparlanıp eve koştuk.

Plajdan eve kadar yolu adeta uçarak, el ele geçmiştik. Niyetimiz onun odasına geçmekti. En azından ben öyle umuyordum. Hayalimde çılgınca sevişmek vardı ve bu istekle amım, memelerim kabarmış, ıslanmıştım.

Ama bahçeye masa kuruluyordu. Öğle yemeği yenecekmiş. Annem hemen beni yakaladı "neredesin kız. masaya yardım et bakayım" dedi.

Sonra birlikte öğle yemeği yedik. Masayı toplarken mutfakta kulağıma, "odaya geçiyorum. ortalık sakinleyince gelir misin" dedi. Nasıl gelmem. Gözlerimi yumup onayladım.

Öğleden sonra millet öğle uykusuna yatar bizde. Herkesin uyumasını bekleyip ses çıkarmadan odaya geçtim.

Sevgilim hazır vaziyete bekliyordu. Üzerinde sadece tişörtü ve mayosu vardı. Kapıdan girer girmez bana sarıldı. Hemen öpüşmeye başladık.

Şahane öpüyordu ben de acemi olmama rağmen ona uyuyordum. Öpüşürken bir yandan da vücutlarımızı okşuyorduk. Onun güçlü kaslarını, teninin kadifeliğini, yumuşacık kıllarını incitmeye korkar gibi nezaketle okşuyordum. Sanki ellerimle vücudunun haritasını çıkarıp belleğime kaydetmek istiyordum. Gözlerimi kapamış kendimi tamamen olaya vermiştim.

Elinin tişörtümün içine kaymasına karşı çıkmadım. içimde sadece sutyenim vardı. Çıplak sırtımı kocaman eliyle okşaması müthişti. Her dokunuşu, okşayışı, avuçlaması beynime arzu komutu gibi gidiyor, tüm bedenime yayılıyordu. Zevkten kıvranıyordum.

Ben de elimi soktum tişörtünden içeri. O sırada onun eli sırtımda dolaşmış, sutyenimin arkasına gelmişti. Tabii ki sutyenimin kopçasını açmasına izin vermedim. Ama tişörtümü çıkarmasına direnmedim. Kocaman dudaklarıyla omuzlarımı, göğüslerimin üst kısımlarını öperken elleri de kalçamda, sırtımda, ensemde dolaşıyordu.

Zevkten tir tir titriyordum, sanki tansiyonum düşmüş gibi hissediyordum, birazdan bayılabilirdim, daha fazla ayakta duramayacaktım.

Yatağın üzerine yanlamasına yatırdı. Yere diz çöküp vücudumun üst kısmını öpmeye başladı. Bir yandan da bacaklarımın yanlarını okşuyordu. Dudaklarını, ıslak dilini, sert ellerini, avucunu tenimde hissettikçe zevkten ölüyordum ama bermuda şortumu çıkarmasını da istemiyordum. Çıkarırsa dayanamaz tamamen onun olurdum, biliyordum. Niyetim biraz sevişmekti. Ötesinden korkuyordum. Eli şortumun düğmesine gidince biraz didiştik. Açmasın, fermuarı indirmesin diye.

Anlayışlıydı. diretmedi, zorlamadı.

Biraz yukarı doğru çıkmış, yanıma yatıp nazikçe ensemden tutup kendine doğru çekerek dudaklarımı öpmeye başlamıştı. Ben de sarılıp karşılık verdim. Bu sırada eli çıplak karnımda geziniyordu.

Her öpüşmemiz daha hazla dolu oluyordu. Hele bedenini bedenimde hissederken dudaklarımı uzun uzun emmesi, dilinin ağzımın içinde dilimle raks etmesi anlatılmaz bir şeydi. Öpüşmenin zevkine öyle kapılmışım ki ne sutyenimi yukarı doğru sıyırdığını ne de elinin şortumun içine girdiğinin farkına varmışım. Avucundaki memem, ucunu parmaklarının arasında sıkması içime alev dalgaları yolluyor, alev bedenimde büyüyor, kasıklarıma yangın oluyordu ki orada da kuzenini kocaman el, pamuklu külotumun üzerinden amıma hafif hafif dokunan eli vardı.

“Islaklığın parmağımda. Çok hoş. Deliriyorum sana!” diye fısıldadı. Cevap olarak gözlerimi yumdum kasığımı eline doğru iyice bastırdım. Parmağı bastırdıkça külotum ıslak amıma yapışıyor, ince amımın dudakları şişip dışarı doğru sarkıyordu. Ohhh... Artık dayanamayacaktım.

Dudakları boynumdan, omuzlarımdan geçip memelerime yönelir, ıslak dilini meme ucumda hissedip, o meme ucumu dişledikçe hissettiğim hafif sızı ile zevkten kıvranırken tabii ki şortumu külotumla birlikte aşağı çekmesine, avucunu amımın üzerine yerleştirip orta ve işaret parmağını ıslak am dudakları arasına bastırmaya, daha derini yoklamaya başlamasına karşı durmak bir yana kalçamı ileri geri hareket ettirerek karşılık vermeye bile başlamıştım. Bir erkeğin memenizi emerken parmağının amınızın derinliklerinde dolaşması ne zevkti anlatamam.

Bu arada akşamüstü olmuş, biz farkında değiliz. Çay içilecek, akşam yemeği hazırlıkları yapılacak. annem bağırıyor "Aslı! Aslı nereye gittin" diye.

Onun sesini duyunca kendime geldim. Bir baktım elim kuzenin sert sikini avuçlamış, yukarı aşağı okşuyor. Kuzenin mayosu ne zaman aşağı inmiş, ben ne zaman o hayallerimin sikini avuçlamışım hiç farkında değilim. Hem annemin sesinin şaşkınlığı hem de elimdeki sikin şaşkınlığı. Etle kaplı üstü ama nasılsa kemik gibi sert. Gördüğüm ilk gerçek sik. Gördüğüm ve elimde tuttuğum.

Anneme bir kez daha, bu sefer tam bizim müştemilatın kapısının önünde "Aslı! Aslı” Neredesin kız!” diye haykırınca tabii hemen toparlandık. Yataktan fırladım. Odanın banyo penceresi evin arkasındaki arsaya bakıyordu. Sinek telini kuzen yırttı. Beni belimden tutup yükseltti ve oradan dışarı atladım. Sokaktan dolanıp, sanki dışarıda gezmiş de eve yeni geliyormuş gibi yaptım. Bizimkiler çoktan masaya kurulmuş çaylarını içip taze poğaçaları, kekleri tıkınıyorlardı. Annem onları pişirirken biz de odada işi pişiriyormuşuz. Yazık ki bizim iş bitmemiş. Yarım kalmıştı.

Sonra çay içtik. Yemek yaptık. Akşam yemeği yedik. Yemekten sonra bulaşığı yıkadım. Kuzenle çıkar dolaşırız, aşkımızı yaşarız diye umuyorum. Tenha yerler nereleridir diye düşünüyorum. Ama bir yandan da aşkımızı herkesler ilan etmek için el ele en kalabalık kafeye gitmeyi düşünüyorum. Kararsızım, kuzen böyle showlara kızar, dedikodu olur, benim başım bizimkilerle belaya girer diye korkuyorum.

Yine de bir umut güzelce giyinip süslendim. Güzel bir makyaj yaptım, mis kokular sürdüm. Hiç adetim değildir ama kısa bir etek giydim. Dar bir şey, kıçımın güzelliğini gösterecek beyaz yandan yırtmaçlı bir etek, üstüne de koyu kırmızı üzerine burç desenli yarım bir tişört giydim ki minnoş göbişim de görünsün, tişörtün içinde şahane memelerim belli olsun. Tam bahçeye çıkmış, giysimi kuzene gösteriyordum ve o kıskanç bakışlarla somurtuyordu ki annem de giyinip süslenip geldi ve tutturdu kordonda yürüyelim, bir çay bahçesinde oturalım diye.

Çaresiz ona uyduk. Ailecek gezdik, çay içtik, mısır yedik, dondurma yedik. Dondurmayla mısırı birlikte yememek gerek o gece öğrendim insan ishal oluyor. Onlar eve döndü nihayet. Kardeşim, kuzen ve ben kaldık. Yalnız kalamadık yani. Sahile gittik, kumsalda, karanlıkta oturduk ama kardeşim yanımızdan ayrılmıyor. El ele bile tutuşamıyoruz, oysa ben yanıyorum aşığım diye. Beni öpüp koklasın, hatta oracıkta çatır çatır bir şeyler yapsın diye. Kuzen kardeşimi öbür yanına aldı. Onu derin bir muhabbete soktu. Bizimki de konuşmaya bayılır. Bu arada bana iyice yakınlaştı. Bir anda diz dize omuz omuza olduk. Çaktırmadan elini kaydırdı. İkimizin arasında görünmeyecek şekilde elimi tuttu sıkıca. O an aşktan öleceğim sandım. Ellerimiz birbirinin içinde raks ederken öyle mutluydum ki anlatamam. Kuzen beni seviyordu nihayet.

Uzun süre öyle kaldık, onlar konuşurken bizim de ellerimiz konuştu. Ellerimiz sevişti. Öyle ısınmış ve istekle kavruluyordum ki artık dayanamayacaktım beni kollarının arasına alsın, sevsin okşasın, tek vücut olalım istiyordum.

Bahaneler üretiyordum kalkıp bir an önce eve gitmek için. Uykum geldi eve dönelim diyorum, kardeşim aldırmıyor. Lafı uzatıyor Trabzonspor şöyle oynasa şöyle olurdu falan diye konuşuyor. Delireceğim yani. O an kardeş katili olabilirim. Kuzen de onu fiştekliyor, iyice sinirim tepeme atıyor. Gece deniz kıyısı serin olur diye hırkamı da almışım. Hırkamı kucağıma, çıplak bacaklarımın üzerine, dizlerime kadar serdim. Kuzenin elinin karnıma çektim. Oraya bıraktım.

Trabzonspor’un bir türlü şampiyon olamaması gibi mühim bir konuya dalmasına rağmen o da mesajı almıştı. Elini hırkanın altına doğru kaydırdı. Karnımı, eteğin üzerinden bacaklarımı, uyluklarımı okşamaya başladı.

Ben iki elimi arkaya koymuş, avuçlarımı kuma bastırıp kaykılmış, sanki bir şey olmamış gibi denize bakıyorum, onun eli karnımda geziyor, aşağılara iniyor, nihayet eteğin altına kayıyor.

Çıplak bacağımın üzerinden okşayarak yukarı doğru çıktı. O kadar hislenmişim ki tüm yasaklarımı unutmuşum. Kardeşimin fark etmesinden bile çekinmiyordum artık. Elinin kasığıma doğru kaymasına aldırmadığım gibi bacaklarım aralayıp amımı daha rahat avuçlamasını bile sağlamıştım. Zaten o avuçlamadan, daha çıplak bacaklarıma eli değmeden, el ele tutuşurken tüm bedenimi aşk arzusu sarmış, memelerim istekle büyümüş, uçları mermi gibi kabarmış, amım kabarıp yangın yeri olmuş, acayip ıslanmışım.

O da biraz avuçlayıp külotumun üzerinden parmak dokundurunca iyice yükselmiştim. Nerdeyse kardeşimin yanında boşalacağım, öyle yani.

Kuzen halimi fark etti. gülerek "hazırsın!" dedi. Gözümle önündeki kabarıklığı işaret edip "Sen de hazırsın!" diye fısıldadım. Amımı bir kez daha avuçlayıp oturduğu yerden fırladı. "Geç oldu! Ben çok yoruldum. eve dönelim de iyi bir uyku çekelim" dedi.

Sanki kardeş kardeş gidiyormuş gibi yapıp bir yanına kardeşimi almış, diğer yanına beni almıştı. Kardeşimi yine lafa boğarken eli belimi sarmıştı bile. Ben de hemen koltuğunun altına sığınmıştım. Sahilde, karanlıkta yürüyorduk ama kardeşim bana doğru baksa belki fark ederdi. Öyle aşıktım ki hiç bir şeye aldırmıyordum.

Ama kuzen tam kardeş işi yapmış, kardeşimin de omuzundan elin atmıştı. Yani hepimiz kardeş kardeş sarılmış yürüyor havadaydık ama arada eli mememi avuçlayıveriyordu ve ben yerimde hopluyordum.

Üstelik içime sutyen de giymemiştim. Kumaşın altında memem, soğuktan ve istekten kabarmış ucu hissediliyordu muhakkak. Kumsaldan ayrılıp ışıklı bir yere gelince tabii ayrıldık.

Bahçede tiyatrodan vedalaştık. “İyi geceler” deyip vedalaşırken kulağıma “yine arka pencereden gel” demişti.

“Pencere yüksekte, atlamak kolay da tırmanamam,” diyememiştim.

Eve girdik. Çişimi falan yaptım. Kardeşime iyi geceler deyip yatacakmış gibi odaya geçtim. Geceliğimi giyecektim ama tırmanmak kolay olur diye yazlık pijamaları, yani salaş bir tişört altıma da penye mini şort giymiştim. Üzerimde sadece pijamalar ve terlikle odamın penceresinden arkadaki arsaya çıktım. Ev tek katlı olduğu için bu kolay bir işti.

Kuzenim zeki adamdı, banyo penceresine tırmanamam diye oraya bir merdiven dayamış. Hemen merdivene tırmandım. Banyo penceresinden girdim.

Kuzen zaten banyoda bekliyormuş. Beni kucaklayıp pencere pervazından aldı.

Ben de hemen ona kollar bacaklar sımsıkı sarıldım.

Onun üzerinde tişört ve bokser külot vardı. Bu haliyle çok yakışıklı görünüyordu. Ve onun kollarının arasında yatağa gitmek çok hoş bir histi. Sanki düğün gecesi gerdeğe girer gibiydik. Benim de gerdeğim bu gece olacak ona kutsal emaneti vereceğim diye düşündüm.

Beni yatağa koyduğu anda önce dudaklarımız sonra bedenlerimiz buluştu.

Anında tişörtü çıkarıp atmıştım ve içine bir şey giymemiştim. Her yerimi baştan aşağı öpe öpe keşfetti, yalamadığı, dilinin dokunmadığı yerim kalmadı. Aklıma hiç gelemeyecek yerleri bile dilledi. Koltuk altımı öptü örneğin, göbek deliğimi diliyle yokladı, kalçalarımın arasını, kıçımın deliğini yaladı, öptü. Bu sırada bir yandan da memelerimi avuçlarında sıkıyor, arada götümü avuçluyor, dişliyor, zevkten delirttikçe delirtiyordu. Tüm bedenim onu istiyordu.

Tişörtünü sıyırıp, bokserini indirdi. Ben de şortumu çıkardım. Çıplak kalınca gözüm görmeye hala alışamadığım sikine kaydı. Kendi gibi siki de yakışıklı dimdik yukarı doğru bakıyordu. Gördüğüm ilk sik karşılaştırma şansım olmadı ama çok güzel gözüktü gözüme.

Beni baştan aşağı beğeniyle süzdü, kasıklarıma yoğunlaştı, “Şahane bir amın var, dümdüz çizgisi ile harika görünüyor, ne güzel de kaymak gibi yapmışsın. O daracıktır, hiç girilmemiştir. Onu sikimle doldurmak, çatır çatır sikerek genişletmek için sabırsızlanıyorum” diye tısladı. “Ben de seni içimde istiyorum aşkım” diye karşılık verdim.

Bana aşkla bakarak zaten kalkmış ve semsert vaziyetteki sikini sıvazladı. Sanırım beni nasıl seveceğini düşüyordu. Sonra bacaklarımın arasına dizlerinin üzerinde yerleşti, üzerime eğilip memelerimi iki eliyle avuçlayıp uçlarını sıkarken öpe öpe amıma indi. Dudakları, dili, ağzı, burnu hep çalışıyordu. Hayatımda böyle zevk yaşamamıştım. İstekle kıvranıyordum. Gören dans ediyorum sanır o kadar. Onun dilini her değişi, dudağının amımın dudaklarını her öpüşü, emişi beni mahvediyordu. Artık kendime hakim olmama imkansız hale gelmişti.

"Geliyorum" dedim utanarak ve erken geldim diye korkarak. Başını kaldırıp sevecen bir şekilde baktı, "Gel aşkım” dedi şefkatli bir sesle. Tekrar amıma doğru eğilirken “daha binlerce kez geleceksin bu gece" diye ekledi.

Ben de kendimi bıraktım. İki eliyle götümü iki yandan kavramış dili, dudakları hızla çalışırken hayatımın en şahane orgazmını yaşadım. Soluk soluğa kalmış, sanki zevkten bayılacak bir hale gelmiştim. Kuzen de yorulmuş, sırtüstü yanıma atmıştı kendini. Başımı çevirince aşkla bakan gözleriyle karşılaştım. Gülümsedim. “Sen devam et,” dedi. Yan döndüm, saçlarını, yüzünü okşayıp dudaklarına yumuldum. Şehvetle öpüşlerime karşılık veriyor ama olaya tam olarak katılmıyordu. Alt dudağını emerken bedenimi bedenine yasladım. Kuzen o sırada benim bir elimi bileğimden tutup aşağı çekmişti. Ne istediğini anladım. Hayatımda ikinci kez bir erkeğin sikini tuttum. İlki de zaten bu öğlen olmuştu ve anısı belleğimde canlıydı.

Soluksuz öpüşmeye devam ederken o bileğimi yukarı aşağı yaptırıyordu. Ne istediğini anlamıştım. sikini okşarken, öpmeye devam ettim. Bu hareket bile iyice ıslanmama, havaya girmeme yetmişti. Avucumun içindeki sıcak sert sik ile erkeğe ben hükmediyordum sanki.

O da öpüşlerime daha şehvetli karşılık vermeye başlamış. Bedenlerimiz birbirinin üzerinde dans etmeye başlamıştı. Bedenimde bir bedeni hissetmek harikaydı. Ten tenime değdikçe sanki kıvılcımlar çıkıyor, alev alıyordum.

Yavaşça beni sırtüstü yatırdı. Boynumu, omzumu, memelerimi öperken bacaklarımı nazikçe ama iyice açmış, aralarına yerleşmişti. Üzerime eğildi, dudaklarıma yumuldu. İki elimle başının iki yanından tutup öpüşüne karşılık verdim. Öpmeye ara vermeden memelerimi okşar beni hazla delirtirken sikini amıma sürtmeye başlamıştı. Bu hareket isteğimi daha da artırmış kasığımı kaldırıp ben de amımı onun sikine sürtmeye başlamıştım. Karşılıklı kalçalarımız hamleler yaparken sikini ucun ucun amıma değdirmeye başlamıştı.

Tabii ne kadar aşktan delirmiş olsam da bende alarmlar hemen çaldı.

"Onu yapmayalım canım" dedim.

Çok anlayışlı bir adamdı. “Bir içime gir diyorsun, bir çekiniyorsun, ne aptal şeysin sen,” demedi. Ya da lafımı kapris kabul edip işine devam etmedi, yani zorla sikmedi ki o zaman sesimi çıkarır, direnir miydim, hiç sanmıyorum.

"Tamam sen istemediğin müddetçe yapmayacağız. ama sürtebilirim değil mi" dedi. Ben de evet der gibi kasığımı sikine bastırdım.

Her yerimi öpüyor, okşuyor, memelerimi emiyor ve o sert sikini iyice ıslanıp kayganlaşmış amıma sürtmeye devam ediyordu. Böyle giderse siki kendiliğinden amıma girecekti. Öyle zevk alıyordum ki, o haldeyken sikini içime girmesine bir şey diyecek halim yoktu.

Derin bir iç çekip "Dayanamayacağım Aslı" dedi.

"Ne olacak" dedim. Herhalde artık sikecek diye geçirdim içimden, centilmen bir adam olduğu için izin alıyor. Bu tavrı çok hoşuma gitmişti.

"Boşalıyorum"

“Boşal aşkım"

"Sikimi tutar mısın?"

Cevabımı beklemeden üzerimde biraz doğruldu.

Sikini tuttum. Tutmayı bilmediğimden sıkmış olacağım ki,

"Şimdi çok sıkmadan güzelce okşa”

Yukarı aşağı okşamaya başlamıştım ki siki fıskiye gibi memelerime, karnıma boşalttı yükünü. Beyaz döllerin boşalışını ilk defa görüyordum. Sıcaktılar. Elimde küçülen sikini tutmaya devam ettim.

Güzel bir sevişme olmuştu. Hayatımdan memnundum. Yıkanmak için duşa girdim. Filmlerde sevişme sonrası duşa kızların sevgilisi de gelirdi. Bunu düşünüp gülüyordum ki “Fazla su israf olmasın. Birlikte yıkanalım” diye şaka yaparak kuzen içeri girdi.

Hayalim gerçek olmuştu, kollarımı uzattım. Sarmaş dolaş olduk sıcak suyun altında.