“ bir kadın takipçiden geldi. noktasına virgülüne dokunmadan yayınlıyorum. alkışlarınız genç güzel takipçiye gitsin.”
Ben kuzenime aşıktım. Benden 10 yaş büyüktür. Artist gibi adamdır bana göre. Boy pos onda, endam onda. Kumral, renkli gözlü, ince uzun bir adamdı. Sen de uzun sarı saçlı, gri gözlü, alımlı bir bir kızsın, kumralda ne arıyorsun, kendinin erkek halini mi diyeceksiniz. Hayır kuzen bambaşkaydı, anlatmam kolay değil. En güzel yanı ise huyuydu. Yaş ayrımı yapmadan, büyük küçük demeden herkesle iyi geçinir, herkesle nezaketle konuşur, diğer erkekler gibi durmadan küfür etmezdi. Hayalimdeki sevgili oydu. Ergenlikten çıkar çıkmaz veya çıkmadan kendimi ona aşık bulmuştum. Tabii onun bundan haberi yoktu. Bana kardeş muamelesi yapıyordu. Zaten çok küçüktüm. Nerden anlayacak ona deliler gibi tutulduğumu, gözümün başka kimseyi görmediğini...
Ben aşkımdan kahrolurken bizim yazlığa sevgilisi ile geldi. Yakınlarda bir pansiyonda kalacaklarmış. Bizimkiler tabii ki buna izin vermediler kızla bunu bizim eve misafir ettiler. Kız, ben ve kardeşimle aynı odada kalacaktı. Kuzen de diğer erkeklerle. Böyle olunca planları bozulmuş oldu tabii.
Aşkıma ortak olmaya çalışana karşı koymak için hiç zaman kaybetmedim. İnce taktiklerle kızı kuzenden soğuttum. Çok çapkındır falan diye anlattım. Gerçekten de çok yakışıklıydı ve bütün kızlar ona aşıktı. Kız zaten kıskanç iyice doldu ve kuzenle kavga etti, gitti.
Kuzen gitmedi, kaldı. Tatiline devam etti. Bu sırada ben de yakınlaşmaya başladım. Yalnız kalmak için bahaneler üretiyordum, mesela bana yüzme öğretmesi gibi. Buralar kalabalık, utanıyorum diye ıssız plajlara götürdüm onu ki iyice baş başa kalalım, gözden ırak rahat hareket edebileyim.
Yüzme öğrenirken bol bol dokunuyorduk birbirimize. O da benim en hassas yerlerime dokunuyordu. Ben de sık sık yüzemeyip kucağına atlıyordum. Ne kadar kendini kassa, uzak durmaya, pek dokunmaya, sarılmamaya çalışsa da etkilendiği önünden belliydi. Benim içinse hayatta dokunduğum ilk erkekti. Üstelik aşıktım. Alev alev yanıyordum ve ona dokunup sarıldıkça sarhoş gibi oluyordum aldığım keyiften. Müthiş bir duyguydu ve onu hep yaşamak istiyordum. Düşlerimde hep kocaman, ince uzun sert ellerinin narin bedenime dokunuşları, hafif kaslı bedeninin bedenime değişi ve söylemeye utanıyorum ama o kocaman sikinin amıma girişi ve tek vücut olup birlikte dorukları bulmamız vardı.
Bu sırada diğer kızlar boş durmuyordu. Kuzenle flörtleşenler olmuş, ben aşk sarhoşu olduğum için bulutların üstünde uçuyorum bir şeyin farkında değildim. Bunlardan biriyle de diskoya gitmeye sözleşmiş. Neyse ki kızın ailesi tek yollamadı, kuzen mecburen beni ve bir kaç kişiyi daha aldı yanına. Ben de fırsattan istifade süslendim, açık saçık giyindim, düştüm peşlerine.
Kız flört ediyor ama çekingen, kuzen ondan istediğini alamadı, el ele tutuştular, dans ettiler ama kız ötesine izin vermiyor. Kuzenin suratı asıldı. Tabii ben çaktırmıyorum ama işleri yolunda gitmedi bana kaldı diye çok memnunum. Bir süre sonra da kız evden bekliyorlar diye bir bahane uydurup gitti. Kuzen kıza evine kadar bile eşlik etmedi. Kuzen bana kalmıştı. hemen atak yaptım. Dans ederken iyice sarıldım falan. Ama bana mısın demiyor, hiç etkilenmiyor ya da öyle görünüyor. Ne yaptıysam fayda etmedi. bir ara yer pis diye kucağına oturdum, yorgunum diye kolumu boynuna sardım, yanağımı yanağına dayadım, koynuna başımı gömdüm ama boşuna.
O gece öylece boşa gitti. Neyse ki yüzme dersleri devam ediyor. bol bol elleşiyor, sarılıyordum ona. Bu haller de iyice azdırıyordu tabii. Tahrik olsun diye açık saçık giyiniyorum. Açıkta, ufak bikinilerim ile önünde duş alıyorum falan. Kuzen etkileneceğine ben ekliyorum, kendimi bir kuytuya atıp seviştiğimizi hayal ederek amımı avuçluyorum, memelerimi sıkıyorum, orgazm olmaya çalışıyorum ama yetmiyor. Birkaç gün sonra kuzeni sevgilisi aradı. Özür dilemiş orospu. Ağlamış falan. Kuzen bizi bırakıp kızın yanına İstanbul'a gitti. Giderken de bana bir veda bile etmedi. Yuh! Alırım ben bunun öcünü!
O kış pek görüşemedik. Birkaç kez ailesiyle geldiler ama soğuktuk. O ne kadar ortada görünmese, bize geldiğinde soğuk davransa da benim aşkım bitmedi aksine çoğaldı. Çünkü tüm hayallerimin kahramanı oydu. Onunla yatıyor, onunla kalkıyor, her gün tören gibi banyoya sığınıp, klozetin üstünde onunla sevişmelerimizi hayal edip kendimi tatmin ediyordum. O kadar özlüyordum ki onu, parmaklarım yanlışlıkla derinliklere inecek zarım yırtılacak diye korkuyordum. Zarımın yırtılması dert değildi, derdim kızlığımı ona vermek, ilkimi onunla yaşamak, onun kollarında ilk acıyı yaşayıp ilk kanı akıtmaktı.
Ertesi yaz, yine bizim yazlığa geldi. Tam da bayram arifesi. Bayramlarda çok misafir gelir, evin her yeri dolar. Bu bayram da uzak yakın, tanıdık tanımadık bir çok akraba gelmişti. Kuzen yine kızlar arasında popülerdi. Hâlâ o salak sevgilisiyle mi, deli gibi merak ediyordum ama çevredeki kadınları süzüşünden boşta olduğunu tahmin ediyordum. Bizim uzak akrabalardan biri de, evde konuk olanlardan, evli olmasına rağmen kuzene yazıyordu. Annemin teyzesinin geliniymiş kadın, küçük de bir çocuğu var. Çocuk da kendisi de felaketler, durmadan bağrışıyorlar. Evde huzur kalmadı. Ama kadın güzeldi doğrusu. Kaş göz onda, bal dudaklar, hokka gibi burun onda. Otuzlarında, göt göbek her şeyi hemen dikkati çeken, dolgun vücutlu bir hatundu.
Anneme bu durumu, kadının kuzene yürüdüğünü fark ettirmiştim. Kadınla kuzeni ayırmak gerek diye düşünmüş. ama ev çok dolu. Sonunda çözüm olarak "Bunlar zaten kardeş gibi" deyip ikimizi evin yanındaki, ayrı girişi, duşu olan müştemilata yolladılar. Sanırım akrabalardan birinin gözünün bende olduğundan kıllanmıştı annem. Koca adam, evli barklı hep peşimdeydi, yerli yersiz sohbet açmaya çalışıyor, salak şakalar yapıyordu. Ama benim onla işim olmazdı, dönüp bakmazdım bile. Kalbimin sahibi belliydi.
Kuzen yine bana ilgisiz. Ama yine yüzme derslerine başladık. Üstelik bu yıl daha güzelim. Bedenim çok daha gelişmiş. Bazı yerlerim oldukça dikkati çekiyor. İnce uzun, fıstık gibi bir kızım. Kalçam genişlemeye başlamış, götüm dikkati çekici bir şekilde büyüyor, memeler yeterince büyük olmasa da ele gelir. Düz sarı saçlarımı daha da sarartıp belime kadar uzatmışım, daha ne olsun. Ve artık daha cesurum, hem daha açık mayo, bikini giyiyorum hem de daha rahat sarılıveriyorum kuzene.
O da bana daha arkadaşça davranıyor. Ama samimiyeti kanka tarzında. “Şu kızı bana ayarlasana”, “Şu hatunu tanıyor musun!” falan diyor. Sinirim iyice tepeme çıkıyor. Küfür etmemek için dudaklarımı ısırıyorum.
Bayram akşamı grup halinde yine diskoya gitmiştik. Disko biraz tepelik bir yerde, köyün dışındadır. ses gelmesin diye uzağa yaptırmış belediye. İçtik, eğlendik. bol bol dans ettik. Bu arada bir gece birlikte kalmıştık müştemilatta. Ve ben biraz atak yapmıştım. Geceliğin içine bir şey giymemiştim örneğin. Duştan üzerime sadece bir havlu sarıp çıkmıştım. Gece yatarken numaradan üzerimdeki örtüyü atmıştım. Bunlardan etkilenmemiş görünüyordu.
Diskoda da bana değil kendisine ilgi gösteren akraba kadına takıldı. Neyse kadın pek atak değildi. Sanrım istiyordu ama akraba diye çekiniyordu.
Neyse kuzen kadına atak yapıyor, ben kuzene atak yapıyorum. Disko gecesi gerilimli bir şekilde geçti. Oldukça da çok içmişiz. Ben zaten içmeyi bilmiyorum hemen kafayı buldum. Cesaretim iyice arttı. Disko dönüşü sarhoşluğa vurup iyice sarıldım kuzene. İki kolumla belini sardım, arada yanağına öpücük kondurdum falan. Türlü rezillikler. Kuzen ciddi ve tahammüllü adam da. Sadece bir kez yanağımı avuçlayıp “Çok içmişsin güzelim!” dedi.
İçkiye alışık olmadığım için eve dönünce de iyice kustum. Kuzen bana yardımcı oldu. Elimi yüzümü yıkadı. Giyinemiyormuş numarası yapınca üzerimi çıkardı, geceliğimi giydirdi. Numara yapayım derken gerçekten sarhoş olmuşum.
Gecenin bir vakti acayip çişim geldi, kalktım. Kaldığımız odada iki yatak yan yana, arkada da bir duş tuvalet var. Yani küçücük bir oda. Çişten dönüşte kafayı bozdum. Doğruca kuzenin yatağına yattım, sıkıca sarıldım.
Adama ağaca sarılır gibi sarılmışım, kollar bacaklar. Sabah uyandığımızda ter içindeydik ikimiz de. Zaten o anda anladım bir erkeğe sarılıp uyumanın ne keyifli bir şey olduğunu. Öylece, sarmaş dolaş yüz yıllarca yatabilirdim.
Uyanma sebebi de annem erkenden gelmiş kapıyı tıklatıp açtıramayınca sesleniyor, kahvaltı hazır diye. Esas niyeti içeri girip baskın yapmak ama neyse ki kuzen kapıyı kilitlemiş. O gece bir şey yaşanmadan mı bitti yani? Evet ama iyice ısınmıştık birbirimize.
Bu arada akraba kadını da annem kışkışlamış. O da gidince ortalık iyice bana kaldı.
Ama insanlar gidince tabii ki annem beni tekrar esas eve aldı beni. Kuzen de müştemilatta kaldı. Yani büyük bir fırsatı kaçırmıştım.
Neyse ki o gün çok güzel geçmişti. Yüzme dersi falan hep biraz arzu doluydu. Kuzen bana ilgi gösteriyordu. Daha çok dokunuyor, yılışmalarıma ses etmiyor, daha çok ilgileniyordu benimle.
Suyun içinde yatakta sarıldığım gibi kollar bacaklarımla sarılıp bedenimi bastırıyordum. "Yapma canım" diyordu ama üstünden atmıyordu, aksine kollarıyla sarıp düşmemi önlüyordu. Hatta arada sanki belimi tutacağına yanlış tutmuş gibi kalçalarımı tutuyordu ve oldukça tahrik olduğu önünden belliydi.
Sonunda "artık dayanamayacağım" deyip beni kucağından attı. "Biraz uzak dur, çok sırnaşıyorsun. kötü şeyler olacak" diye uyardı. Ben de küsmüş gibi yaptım. Denizden çıkıp kendimi havlunun üzerine attım, yüzükoyun ağlamaya başladım. Kuzen beni teskin etmeye çalıştıkça "uzak dur.. uzak dur.." diyor, daha çok ağlıyordum. O da saçımı falan okşuyor, "anlamıyorsun. olmaz ki, daha çocuksun" falan diyordu. Çocuk lafı tabii ki kafamı attırmıştı.
Bir hamlede yerimden fırladım. Bikinimin üstünü çıkarıp "nerem çocuk!" diye haykırdım. O telaşla havluyu üzerime örtmeye çalışırken ben de altımı çıkarmaya çalışıyordum. Tam rezillik yani. Neyse ki ıssız bir yerdeydik.
"Uslu dur, rezil olacağız!" diye yalvarıyordu.
“Çevrede insanlar görecek! Çok ayıp!” diyordu.
"Bir kere öpmeme izin verirsen, uslu dururum" dedim.
Yanağından öpeceğim sanıyordu, ayak uçlarımda yükselip ensesine sarıldım, dudaklarına yumuldum.
Hayatımda ilk kez öpüşüyordum. Muhteşem bir şeydi, sarılmak, dudağının tadı, dudaklarını dudaklarımın arasında hissetmek müthişti. Aldığım hazla tir tir titriyordum. Bayılacakmışım gibi bir his oluşmuştu. Be zevki daha uzatmak, bayılmamak için direniyor, beni üstünden atmaya çalıştıkça daha sıkı sarılıyordum.
Sonra kendini biraz da güç kullanarak kollarımdan çekip “Yapma lütfen!” diye yalvardı. “Güzel bir öp, yapmayayım,” dedim.
Cevabım sinirini bozmuştu, sen delisin der gibi bakıp sarıldı ve gerçekten de çok güzel öptü. En az on dakika sürmüştür. Sıkıca birbirimize sarılmıştık. Ben yine boynuna asılmıştım kollarımla, o da belimden sarmıştı güçlü kollarıyla.
Dudaklarımı emdi, ısırdı, dili ağzıma girdi, dilimi buldu. Bir yandan da elleri kollarımın yanlarını sıvazlıyordu, öpüşme ilerledikçe elleri kalçalarıma kaydı. onları avuçladı, sıktı.
Nefes almak için ara verince "kalçalarına bayılıyorum. çıldırtıyorsun beni" dedi. Hâla kollarının arasındaydım ve beden temasımız sürüyordu.
Savaşı kazandığım, kuzeni ele geçirdiğimi anlamıştım. Çapkın bir edayla gözlerimi devirerek "Başka?" dedim.
"Seni her şeyinle seviyorum" dedi.
"Hiç belli etmedin" dedim küskün bir halle, aslında lafı aşkın sıcaklığıyla bedenimi yakmıştı.
"Biz akrabayız olmaz ki" dedi. Çaresizliğini belirtir bir edayla.
"Neden olmasın," dedim. "Hem öpüşüyoruz sadece, evlenmedik ya!"
"Haklısın" der gibi başını salladı, bir an gözlerimin içine baktı, sanki beni bırakacakmış gibi hafiften geri çekildi vücudu. İçimdeki arzunun tamamını gözlerime yansıtıp gözlerinin taa içine baktım, “Seni istiyorum” dercesine. Gözlerini gözlerimden kaçırdı, bakışlarımız yeniden buluştu, bu kez bakışlarını kaçıramadı ve bana doğru eğilip tekrar dudaklarıma yumuldu.
Bu sırada çevreden sesler gelmeye başlamıştı. Çok yakında birileri bağrışıyordu. Mıknatısla bağlanmış gibiydik, güçlükle koptuk, hemen toparlanıp eve koştuk.
Plajdan eve kadar yolu adeta uçarak, el ele geçmiştik. Niyetimiz onun odasına geçmekti. En azından ben öyle umuyordum. Hayalimde çılgınca sevişmek vardı ve bu istekle amım, memelerim kabarmış, ıslanmıştım.
Ama bahçeye masa kuruluyordu. Öğle yemeği yenecekmiş. Annem hemen beni yakaladı "neredesin kız. masaya yardım et bakayım" dedi.
Sonra birlikte öğle yemeği yedik. Masayı toplarken mutfakta kulağıma, "odaya geçiyorum. ortalık sakinleyince gelir misin" dedi. Nasıl gelmem. Gözlerimi yumup onayladım.
Öğleden sonra millet öğle uykusuna yatar bizde. Herkesin uyumasını bekleyip ses çıkarmadan odaya geçtim.
Sevgilim hazır vaziyete bekliyordu. Üzerinde sadece tişörtü ve mayosu vardı. Kapıdan girer girmez bana sarıldı. Hemen öpüşmeye başladık.
Şahane öpüyordu ben de acemi olmama rağmen ona uyuyordum. Öpüşürken bir yandan da vücutlarımızı okşuyorduk. Onun güçlü kaslarını, teninin kadifeliğini, yumuşacık kıllarını incitmeye korkar gibi nezaketle okşuyordum. Sanki ellerimle vücudunun haritasını çıkarıp belleğime kaydetmek istiyordum. Gözlerimi kapamış kendimi tamamen olaya vermiştim.
Elinin tişörtümün içine kaymasına karşı çıkmadım. içimde sadece sutyenim vardı. Çıplak sırtımı kocaman eliyle okşaması müthişti. Her dokunuşu, okşayışı, avuçlaması beynime arzu komutu gibi gidiyor, tüm bedenime yayılıyordu. Zevkten kıvranıyordum.
Ben de elimi soktum tişörtünden içeri. O sırada onun eli sırtımda dolaşmış, sutyenimin arkasına gelmişti. Tabii ki sutyenimin kopçasını açmasına izin vermedim. Ama tişörtümü çıkarmasına direnmedim. Kocaman dudaklarıyla omuzlarımı, göğüslerimin üst kısımlarını öperken elleri de kalçamda, sırtımda, ensemde dolaşıyordu.
Zevkten tir tir titriyordum, sanki tansiyonum düşmüş gibi hissediyordum, birazdan bayılabilirdim, daha fazla ayakta duramayacaktım.
Yatağın üzerine yanlamasına yatırdı. Yere diz çöküp vücudumun üst kısmını öpmeye başladı. Bir yandan da bacaklarımın yanlarını okşuyordu. Dudaklarını, ıslak dilini, sert ellerini, avucunu tenimde hissettikçe zevkten ölüyordum ama bermuda şortumu çıkarmasını da istemiyordum. Çıkarırsa dayanamaz tamamen onun olurdum, biliyordum. Niyetim biraz sevişmekti. Ötesinden korkuyordum. Eli şortumun düğmesine gidince biraz didiştik. Açmasın, fermuarı indirmesin diye.
Anlayışlıydı. diretmedi, zorlamadı.
Biraz yukarı doğru çıkmış, yanıma yatıp nazikçe ensemden tutup kendine doğru çekerek dudaklarımı öpmeye başlamıştı. Ben de sarılıp karşılık verdim. Bu sırada eli çıplak karnımda geziniyordu.
Her öpüşmemiz daha hazla dolu oluyordu. Hele bedenini bedenimde hissederken dudaklarımı uzun uzun emmesi, dilinin ağzımın içinde dilimle raks etmesi anlatılmaz bir şeydi. Öpüşmenin zevkine öyle kapılmışım ki ne sutyenimi yukarı doğru sıyırdığını ne de elinin şortumun içine girdiğinin farkına varmışım. Avucundaki memem, ucunu parmaklarının arasında sıkması içime alev dalgaları yolluyor, alev bedenimde büyüyor, kasıklarıma yangın oluyordu ki orada da kuzenini kocaman el, pamuklu külotumun üzerinden amıma hafif hafif dokunan eli vardı.
“Islaklığın parmağımda. Çok hoş. Deliriyorum sana!” diye fısıldadı. Cevap olarak gözlerimi yumdum kasığımı eline doğru iyice bastırdım. Parmağı bastırdıkça külotum ıslak amıma yapışıyor, ince amımın dudakları şişip dışarı doğru sarkıyordu. Ohhh... Artık dayanamayacaktım.
Dudakları boynumdan, omuzlarımdan geçip memelerime yönelir, ıslak dilini meme ucumda hissedip, o meme ucumu dişledikçe hissettiğim hafif sızı ile zevkten kıvranırken tabii ki şortumu külotumla birlikte aşağı çekmesine, avucunu amımın üzerine yerleştirip orta ve işaret parmağını ıslak am dudakları arasına bastırmaya, daha derini yoklamaya başlamasına karşı durmak bir yana kalçamı ileri geri hareket ettirerek karşılık vermeye bile başlamıştım. Bir erkeğin memenizi emerken parmağının amınızın derinliklerinde dolaşması ne zevkti anlatamam.
Bu arada akşamüstü olmuş, biz farkında değiliz. Çay içilecek, akşam yemeği hazırlıkları yapılacak. annem bağırıyor "Aslı! Aslı nereye gittin" diye.
Onun sesini duyunca kendime geldim. Bir baktım elim kuzenin sert sikini avuçlamış, yukarı aşağı okşuyor. Kuzenin mayosu ne zaman aşağı inmiş, ben ne zaman o hayallerimin sikini avuçlamışım hiç farkında değilim. Hem annemin sesinin şaşkınlığı hem de elimdeki sikin şaşkınlığı. Etle kaplı üstü ama nasılsa kemik gibi sert. Gördüğüm ilk gerçek sik. Gördüğüm ve elimde tuttuğum.
Anneme bir kez daha, bu sefer tam bizim müştemilatın kapısının önünde "Aslı! Aslı” Neredesin kız!” diye haykırınca tabii hemen toparlandık. Yataktan fırladım. Odanın banyo penceresi evin arkasındaki arsaya bakıyordu. Sinek telini kuzen yırttı. Beni belimden tutup yükseltti ve oradan dışarı atladım. Sokaktan dolanıp, sanki dışarıda gezmiş de eve yeni geliyormuş gibi yaptım. Bizimkiler çoktan masaya kurulmuş çaylarını içip taze poğaçaları, kekleri tıkınıyorlardı. Annem onları pişirirken biz de odada işi pişiriyormuşuz. Yazık ki bizim iş bitmemiş. Yarım kalmıştı.
Sonra çay içtik. Yemek yaptık. Akşam yemeği yedik. Yemekten sonra bulaşığı yıkadım. Kuzenle çıkar dolaşırız, aşkımızı yaşarız diye umuyorum. Tenha yerler nereleridir diye düşünüyorum. Ama bir yandan da aşkımızı herkesler ilan etmek için el ele en kalabalık kafeye gitmeyi düşünüyorum. Kararsızım, kuzen böyle showlara kızar, dedikodu olur, benim başım bizimkilerle belaya girer diye korkuyorum.
Yine de bir umut güzelce giyinip süslendim. Güzel bir makyaj yaptım, mis kokular sürdüm. Hiç adetim değildir ama kısa bir etek giydim. Dar bir şey, kıçımın güzelliğini gösterecek beyaz yandan yırtmaçlı bir etek, üstüne de koyu kırmızı üzerine burç desenli yarım bir tişört giydim ki minnoş göbişim de görünsün, tişörtün içinde şahane memelerim belli olsun. Tam bahçeye çıkmış, giysimi kuzene gösteriyordum ve o kıskanç bakışlarla somurtuyordu ki annem de giyinip süslenip geldi ve tutturdu kordonda yürüyelim, bir çay bahçesinde oturalım diye.
Çaresiz ona uyduk. Ailecek gezdik, çay içtik, mısır yedik, dondurma yedik. Dondurmayla mısırı birlikte yememek gerek o gece öğrendim insan ishal oluyor. Onlar eve döndü nihayet. Kardeşim, kuzen ve ben kaldık. Yalnız kalamadık yani. Sahile gittik, kumsalda, karanlıkta oturduk ama kardeşim yanımızdan ayrılmıyor. El ele bile tutuşamıyoruz, oysa ben yanıyorum aşığım diye. Beni öpüp koklasın, hatta oracıkta çatır çatır bir şeyler yapsın diye. Kuzen kardeşimi öbür yanına aldı. Onu derin bir muhabbete soktu. Bizimki de konuşmaya bayılır. Bu arada bana iyice yakınlaştı. Bir anda diz dize omuz omuza olduk. Çaktırmadan elini kaydırdı. İkimizin arasında görünmeyecek şekilde elimi tuttu sıkıca. O an aşktan öleceğim sandım. Ellerimiz birbirinin içinde raks ederken öyle mutluydum ki anlatamam. Kuzen beni seviyordu nihayet.
Uzun süre öyle kaldık, onlar konuşurken bizim de ellerimiz konuştu. Ellerimiz sevişti. Öyle ısınmış ve istekle kavruluyordum ki artık dayanamayacaktım beni kollarının arasına alsın, sevsin okşasın, tek vücut olalım istiyordum.
Bahaneler üretiyordum kalkıp bir an önce eve gitmek için. Uykum geldi eve dönelim diyorum, kardeşim aldırmıyor. Lafı uzatıyor Trabzonspor şöyle oynasa şöyle olurdu falan diye konuşuyor. Delireceğim yani. O an kardeş katili olabilirim. Kuzen de onu fiştekliyor, iyice sinirim tepeme atıyor. Gece deniz kıyısı serin olur diye hırkamı da almışım. Hırkamı kucağıma, çıplak bacaklarımın üzerine, dizlerime kadar serdim. Kuzenin elinin karnıma çektim. Oraya bıraktım.
Trabzonspor’un bir türlü şampiyon olamaması gibi mühim bir konuya dalmasına rağmen o da mesajı almıştı. Elini hırkanın altına doğru kaydırdı. Karnımı, eteğin üzerinden bacaklarımı, uyluklarımı okşamaya başladı.
Ben iki elimi arkaya koymuş, avuçlarımı kuma bastırıp kaykılmış, sanki bir şey olmamış gibi denize bakıyorum, onun eli karnımda geziyor, aşağılara iniyor, nihayet eteğin altına kayıyor.
Çıplak bacağımın üzerinden okşayarak yukarı doğru çıktı. O kadar hislenmişim ki tüm yasaklarımı unutmuşum. Kardeşimin fark etmesinden bile çekinmiyordum artık. Elinin kasığıma doğru kaymasına aldırmadığım gibi bacaklarım aralayıp amımı daha rahat avuçlamasını bile sağlamıştım. Zaten o avuçlamadan, daha çıplak bacaklarıma eli değmeden, el ele tutuşurken tüm bedenimi aşk arzusu sarmış, memelerim istekle büyümüş, uçları mermi gibi kabarmış, amım kabarıp yangın yeri olmuş, acayip ıslanmışım.
O da biraz avuçlayıp külotumun üzerinden parmak dokundurunca iyice yükselmiştim. Nerdeyse kardeşimin yanında boşalacağım, öyle yani.
Kuzen halimi fark etti. gülerek "hazırsın!" dedi. Gözümle önündeki kabarıklığı işaret edip "Sen de hazırsın!" diye fısıldadım. Amımı bir kez daha avuçlayıp oturduğu yerden fırladı. "Geç oldu! Ben çok yoruldum. eve dönelim de iyi bir uyku çekelim" dedi.
Sanki kardeş kardeş gidiyormuş gibi yapıp bir yanına kardeşimi almış, diğer yanına beni almıştı. Kardeşimi yine lafa boğarken eli belimi sarmıştı bile. Ben de hemen koltuğunun altına sığınmıştım. Sahilde, karanlıkta yürüyorduk ama kardeşim bana doğru baksa belki fark ederdi. Öyle aşıktım ki hiç bir şeye aldırmıyordum.
Ama kuzen tam kardeş işi yapmış, kardeşimin de omuzundan elin atmıştı. Yani hepimiz kardeş kardeş sarılmış yürüyor havadaydık ama arada eli mememi avuçlayıveriyordu ve ben yerimde hopluyordum.
Üstelik içime sutyen de giymemiştim. Kumaşın altında memem, soğuktan ve istekten kabarmış ucu hissediliyordu muhakkak. Kumsaldan ayrılıp ışıklı bir yere gelince tabii ayrıldık.
Bahçede tiyatrodan vedalaştık. “İyi geceler” deyip vedalaşırken kulağıma “yine arka pencereden gel” demişti.
“Pencere yüksekte, atlamak kolay da tırmanamam,” diyememiştim.
Eve girdik. Çişimi falan yaptım. Kardeşime iyi geceler deyip yatacakmış gibi odaya geçtim. Geceliğimi giyecektim ama tırmanmak kolay olur diye yazlık pijamaları, yani salaş bir tişört altıma da penye mini şort giymiştim. Üzerimde sadece pijamalar ve terlikle odamın penceresinden arkadaki arsaya çıktım. Ev tek katlı olduğu için bu kolay bir işti.
Kuzenim zeki adamdı, banyo penceresine tırmanamam diye oraya bir merdiven dayamış. Hemen merdivene tırmandım. Banyo penceresinden girdim.
Kuzen zaten banyoda bekliyormuş. Beni kucaklayıp pencere pervazından aldı.
Ben de hemen ona kollar bacaklar sımsıkı sarıldım.
Onun üzerinde tişört ve bokser külot vardı. Bu haliyle çok yakışıklı görünüyordu. Ve onun kollarının arasında yatağa gitmek çok hoş bir histi. Sanki düğün gecesi gerdeğe girer gibiydik. Benim de gerdeğim bu gece olacak ona kutsal emaneti vereceğim diye düşündüm.
Beni yatağa koyduğu anda önce dudaklarımız sonra bedenlerimiz buluştu.
Anında tişörtü çıkarıp atmıştım ve içine bir şey giymemiştim. Her yerimi baştan aşağı öpe öpe keşfetti, yalamadığı, dilinin dokunmadığı yerim kalmadı. Aklıma hiç gelemeyecek yerleri bile dilledi. Koltuk altımı öptü örneğin, göbek deliğimi diliyle yokladı, kalçalarımın arasını, kıçımın deliğini yaladı, öptü. Bu sırada bir yandan da memelerimi avuçlarında sıkıyor, arada götümü avuçluyor, dişliyor, zevkten delirttikçe delirtiyordu. Tüm bedenim onu istiyordu.
Tişörtünü sıyırıp, bokserini indirdi. Ben de şortumu çıkardım. Çıplak kalınca gözüm görmeye hala alışamadığım sikine kaydı. Kendi gibi siki de yakışıklı dimdik yukarı doğru bakıyordu. Gördüğüm ilk sik karşılaştırma şansım olmadı ama çok güzel gözüktü gözüme.
Beni baştan aşağı beğeniyle süzdü, kasıklarıma yoğunlaştı, “Şahane bir amın var, dümdüz çizgisi ile harika görünüyor, ne güzel de kaymak gibi yapmışsın. O daracıktır, hiç girilmemiştir. Onu sikimle doldurmak, çatır çatır sikerek genişletmek için sabırsızlanıyorum” diye tısladı. “Ben de seni içimde istiyorum aşkım” diye karşılık verdim.
Bana aşkla bakarak zaten kalkmış ve semsert vaziyetteki sikini sıvazladı. Sanırım beni nasıl seveceğini düşüyordu. Sonra bacaklarımın arasına dizlerinin üzerinde yerleşti, üzerime eğilip memelerimi iki eliyle avuçlayıp uçlarını sıkarken öpe öpe amıma indi. Dudakları, dili, ağzı, burnu hep çalışıyordu. Hayatımda böyle zevk yaşamamıştım. İstekle kıvranıyordum. Gören dans ediyorum sanır o kadar. Onun dilini her değişi, dudağının amımın dudaklarını her öpüşü, emişi beni mahvediyordu. Artık kendime hakim olmama imkansız hale gelmişti.
"Geliyorum" dedim utanarak ve erken geldim diye korkarak. Başını kaldırıp sevecen bir şekilde baktı, "Gel aşkım” dedi şefkatli bir sesle. Tekrar amıma doğru eğilirken “daha binlerce kez geleceksin bu gece" diye ekledi.
Ben de kendimi bıraktım. İki eliyle götümü iki yandan kavramış dili, dudakları hızla çalışırken hayatımın en şahane orgazmını yaşadım. Soluk soluğa kalmış, sanki zevkten bayılacak bir hale gelmiştim. Kuzen de yorulmuş, sırtüstü yanıma atmıştı kendini. Başımı çevirince aşkla bakan gözleriyle karşılaştım. Gülümsedim. “Sen devam et,” dedi. Yan döndüm, saçlarını, yüzünü okşayıp dudaklarına yumuldum. Şehvetle öpüşlerime karşılık veriyor ama olaya tam olarak katılmıyordu. Alt dudağını emerken bedenimi bedenine yasladım. Kuzen o sırada benim bir elimi bileğimden tutup aşağı çekmişti. Ne istediğini anladım. Hayatımda ikinci kez bir erkeğin sikini tuttum. İlki de zaten bu öğlen olmuştu ve anısı belleğimde canlıydı.
Soluksuz öpüşmeye devam ederken o bileğimi yukarı aşağı yaptırıyordu. Ne istediğini anlamıştım. sikini okşarken, öpmeye devam ettim. Bu hareket bile iyice ıslanmama, havaya girmeme yetmişti. Avucumun içindeki sıcak sert sik ile erkeğe ben hükmediyordum sanki.
O da öpüşlerime daha şehvetli karşılık vermeye başlamış. Bedenlerimiz birbirinin üzerinde dans etmeye başlamıştı. Bedenimde bir bedeni hissetmek harikaydı. Ten tenime değdikçe sanki kıvılcımlar çıkıyor, alev alıyordum.
Yavaşça beni sırtüstü yatırdı. Boynumu, omzumu, memelerimi öperken bacaklarımı nazikçe ama iyice açmış, aralarına yerleşmişti. Üzerime eğildi, dudaklarıma yumuldu. İki elimle başının iki yanından tutup öpüşüne karşılık verdim. Öpmeye ara vermeden memelerimi okşar beni hazla delirtirken sikini amıma sürtmeye başlamıştı. Bu hareket isteğimi daha da artırmış kasığımı kaldırıp ben de amımı onun sikine sürtmeye başlamıştım. Karşılıklı kalçalarımız hamleler yaparken sikini ucun ucun amıma değdirmeye başlamıştı.
Tabii ne kadar aşktan delirmiş olsam da bende alarmlar hemen çaldı.
"Onu yapmayalım canım" dedim.
Çok anlayışlı bir adamdı. “Bir içime gir diyorsun, bir çekiniyorsun, ne aptal şeysin sen,” demedi. Ya da lafımı kapris kabul edip işine devam etmedi, yani zorla sikmedi ki o zaman sesimi çıkarır, direnir miydim, hiç sanmıyorum.
"Tamam sen istemediğin müddetçe yapmayacağız. ama sürtebilirim değil mi" dedi. Ben de evet der gibi kasığımı sikine bastırdım.
Her yerimi öpüyor, okşuyor, memelerimi emiyor ve o sert sikini iyice ıslanıp kayganlaşmış amıma sürtmeye devam ediyordu. Böyle giderse siki kendiliğinden amıma girecekti. Öyle zevk alıyordum ki, o haldeyken sikini içime girmesine bir şey diyecek halim yoktu.
Derin bir iç çekip "Dayanamayacağım Aslı" dedi.
"Ne olacak" dedim. Herhalde artık sikecek diye geçirdim içimden, centilmen bir adam olduğu için izin alıyor. Bu tavrı çok hoşuma gitmişti.
"Boşalıyorum"
“Boşal aşkım"
"Sikimi tutar mısın?"
Cevabımı beklemeden üzerimde biraz doğruldu.
Sikini tuttum. Tutmayı bilmediğimden sıkmış olacağım ki,
"Şimdi çok sıkmadan güzelce okşa”
Yukarı aşağı okşamaya başlamıştım ki siki fıskiye gibi memelerime, karnıma boşalttı yükünü. Beyaz döllerin boşalışını ilk defa görüyordum. Sıcaktılar. Elimde küçülen sikini tutmaya devam ettim.
Güzel bir sevişme olmuştu. Hayatımdan memnundum. Yıkanmak için duşa girdim. Filmlerde sevişme sonrası duşa kızların sevgilisi de gelirdi. Bunu düşünüp gülüyordum ki “Fazla su israf olmasın. Birlikte yıkanalım” diye şaka yaparak kuzen içeri girdi.
Hayalim gerçek olmuştu, kollarımı uzattım. Sarmaş dolaş olduk sıcak suyun altında.
kuzen yerinde olmak vardı
YanıtlaSil