Oğlanın askerden gelip işlere destek olması Mehmet’i de rahatlatmıştı. Yılların beyaz eşya bayisi olarak maddi sıkıntısı hiç olmamıştı ama sabah bayiyi aç, teslimat kamyonları ile uğraş, servislerle dalaş, evde karı dırdırı çek ve bunu yirmi beş yıldır yaşa. Şimdi oğlan işlerin bir çoğunu devralmış, zeki bir yardımcı bulmuş ve bir çok şeyi bilgisayar ile işler hale getirip kombi işi de yapan bir yer daha açmıştı. O da artık hafta sonları balık bahanesi ile yazlığa kaçıyordu. Bazen küçük bir sandalla ile açılıyor, gelen komşu varsa akşam rakı balık ve maç keyfi yapıyor veya yarım saat ötedeki otele bir orospu ayarlayabiliyorsa rakı balık üzeri sikişme ile iyi bir hafta sonu ziyafeti çekiyordu kendine. İstanbuldaki orospulardan daha ucuz ve daha istekli idi buradaki orospular.
Sabahın köründe balığa çıkmış elindeki iki ufak boy palamut ile eve doğru yürüyordu. Bu gece otelde daha önce de siktiği bir orospu ile bulaşacağından günü kendini yormadan iki kadeh rakı sonrası tembellik ile geçirmek istiyordu. Sahildeki bankta oturan sarı saçlı kadına doğru yürürken kadının sayfiye yerinin diğer ucunda oturan Faruk’un eşi Ayşe olduğunu fark etti. Üç dört haftadır başını açık görüyordu kadını. Rakıcı arkadaşları ile, yıllardır ortalıkta görülmeyen Faruk gibi suratsız ve ayakta zor duran bir herifin yanında böyle güzel bir kadın olmasına hep küfür ederlerdi. Kadın da soğuk pek konuşmayan bir tipti, diğer kadınlar ile bile pek muhabbeti olmazdı.
- Günaydın Ayşe Hanım
- Günaydın Mehmet Bey. Genelde karşılaşmalarındaki tüm sohbet bu kadar olurdu. Ayşe bu sefer şaşırttı adamı.
- Siz de benim gibi erkencisiniz. Av güzel geçmiş.
- Valla ben de palamut beklemiyordum mucize gibi bir şey.
- İyi avcısınız demek ki. Palamut severim ben de nasıl pişiriyor Fatoş Hanım.
- Fatoş gelmedi, bilmem ki, ben ayıklar fırına atarım herhalde.
- Aaa olur mu takoz olur o palamutlar anlatayım nasıl yapılacağını. Yakından ne güzel kadınmış bu diye düşündü Mehmet. Eskiden pek sık görmezdi kadını ama son gelişlerinde sahildeki kafede veya banklarda otururken daha sık görür selamlaşır olmuşlardı. Kasım’ın ilk günleri idi. Kadının ayağındaki dar eşofman ince bacaklarını daha da ince gösteriyordu. Bir Türk kadınının bu yaşta bu incelikte bacakları olabilir mi? Üzerindeki kot mont ve kazak ile üst kısmı da genç bir kadın gibiydi, ama o büyük yeşil gözler yok mu o tüm dikkatini dağıtıyordu. Madem bu kadar konuşkandı bu sabah biraz daha sohbetin ne zararı vardı. Eve gidip çay demlemekten daha zevkli olurdu.
- Kahvaltı edecektim ben de. Gelin beraber edelim. Kış sezonunda açık kalan tek çay bahçesine oturdular. Klasik olarak çocuklardan, eşlerden, havadan sudan, kışın daha güzel olan sayfiyeden konuştular. Mehmet sorunca Ayşe de artık kışları da burada kaldığından, her sabah yürüyüşe çıkıp kafede bir çay içip sohbet edecek birilerini aradığından bahsetti. Buna Orhan ile unutulmaz bir seks yaşadığı günün ertesinde karar verdiğini, o gecenin üzerinden 45 gün geçtiğini, çay sohbeti yapmaya değer iki üç erkeğin de değil amını, selam bile verilmeye değmez tipler olduğunu anladığını anlatmadı. Mehmet klasik esnaf görünümlü değildi. O yüzden bir ay önce dikkatini çekmişti. Ellili yaşlarının başlarında dinç görünen, kocası ve diğer yazlıkçılar gibi aynı şehirden değil, İstanbul’dan gelen, giyinmeyi bilen eli yüzü düzgün bir adamdı ve en önemlisi her hafta sonu yalnız gelmesi idi, diğerleri gibi karılarına yapışık değildi.
- Nihayet eşlerden kaçmayı başaran iki kış bekarıyız yani ne güzel diye güldü Mehmet.
- Ben on iki ay bekarım, inan buradan dönmeyi hiç istemiyorum.
- Ayrıldınız mı bilmiyordum pardon
- Yok yok evliyiz. Evleri ayırdık. Nerden baksan üç dört sene olmuştur.
O dakikaya kadar güzel bir kadın ile kahvaltı üzerine kahve sohbeti yapmanın mutluluğu dışında bir planı olmayan Mehmet’in aklına Ayşe’yi yatağa atma olasılığı ilk defa düştü. Karısı ile ayda en çok bir veya iki kere sevişiyordu ama karşısında oturan mükemmel kadın dört yıldır evleri ayırdık demişti açık açık.
- Biz de aynı evdeyiz sözde ama çocuğun evlenme telaşı dışında birbirimizi görüp konuştuğumuz yok. Evde koca var mı soran olmayınca buraya kaçmaya başladım ben de.
- Aynı durumdayız demek ki. Ya bir karım vardı demeyeli yıllar yoldu.
- Aman bekarlığınızı duyan olmasın tüm çapkınlar buraya yığılır. Mehmet işini biliyor gerçekten diye düşündü Ayşe. Son cümlesi üzerine konuşmamış sadece kadını süzmüştü. Her ikisi de mesajları net alıp net vermişti.
- Balıklar için tarif verecektim diye anlatmaya başladı Ayşe. Mehmet ise söylediklerini yarım kulak dinliyor aklından geceki orospuyu iptal edip bu kadını sikmenin yollarını planlıyordu. Bazen durup o büyük yeşil gözlere baktığında yüreği ağzına geliyordu, karı taş valla taş. Açıkça da dört yıldır kocasızım demişti. Sikerim ben bunu düşüncesi kafasında iyice yer etmişti kadını dinlemiyor o güzel dudakları nasıl emeceğini düşünüyordu sadece.
- O malzemelerin hiçbiri yok valla evde, dediklerinizi de aklımda tutamadım hiç. Ben yağ sürüp fırına atarım.
- Yazık etmeyin balıklara, ızgaranız var mı?
- Vardı galiba balkonda duruyordur.
- O zaman iki saat verin bana. Ben balıkları salatayı hazır edeyim. Siz de kapıp gelin ızgarayı bizim bahçede evi kokutmadan pişiririm
- Zahmet vereceğim size olmaz valla. Tamamen yalandandı itirazı. Hesabı ödeyip kalkana kadar da bu yalandan gönülsüzlüğünü sürdürdü. Sayfiyenin diğer ucundaki Ayşelerin evin adresini alıp evine döndüğünde önce, geceki orospuyu iptal etti, kapıcıyı bulup çabuk şu ızgarayı tertemiz yap diye eline para sıkıştırdı, sonra da kendini duşa attı. Sakalını düzeltirken aklına taşakları ve sikinin çevresindeki kıllar geldi, onları da makasla ile iyice kısalttı. Kanvas pantolon üzerine oğlunun gömlek ve ceketlerinden birini geçirdi. Cüzdanını kontrol etti, prezervatif ve viagrası yerli yerinde. Karısı menopoza girmişti bile belki bu karı ister yine de prezervatif bulunsun dedi yanımda.
Orhan ile seviştiği geceden sonra bir kaç kere telefon ile görüşmüşler sonrasında sadece mesajlaşmışlardı. O gece yaşadığı dört veya beş orgazm ve zevk denizinden sonra Orhan’ın güzelliğine övgüleri ve aşıladığı güven inzivada gibi yaşamaktan vazgeçirmişti kadını. Kadınlık enerjisi sakladığı yerden çıkmış hayatına yön verir olmuştu. Her sabah ve akşam kafede idi artık. Gelen geçen ile selamlaşıyor, özellikle tek erkeklerin günlük rutinlerini takip ediyor, basit sohbetlere giriyordu. Konuştuğu tiplerin çoğu içine sinmiyordu. Arada kışlıkçı kadınların günlerine katılıp giydiği taytlar ile ayak üstü karşılaştığı kocalarının aklını alıyordu Nihayet bir süredir takip ettiği basit merhabalaşmalar ile arayı ısıttığı Mehmet aklına tamamen yatmıştı. Balıklar şans olmuştu, ilk planı ben de balık tutmayı öğrenmek istiyorum diyerek baş başa sandal ile açılmaktı. Sonrası mı? Sonrası konu evliliklere gelince açılırdı zaten. Bugün yeterince konuyu oraya getirmişlerdi ikisi de ve mesajları aldıklarını açıkça belli etmişlerdi
Balıkları salatayı hazırladıktan sonra beyaz dar bir pantolon giydi üstüne de kolsuz omuzlarını açıkta bırakan bir penye. Onun üzerine de ince bir yelek giydi. Küçük kalçaları ve göğüsleri yeterince ortada idi. Koyu renk sutyenin dantelli askıları biraz hareket ettiğinde penyesinden görünecek kadar ortadaydı. Ufak merhabalaşmaları ve en son bugünkü görüşmeden sonra bu gece Mehmet’in altına yatmaya kararlıydı. Mehmet de salak bir adama benzemiyordu. İlk adımı adam atar Ayşe biraz nazlanır sonra da bacaklarını açardı. Bu sefer açtığı bacaklarının arası da Orhan’a açtığı gibi kıllı değil tertemiz lazer epilasyonluydu. Umudu Mehmet’in yatak performansının aldığı riske değmesi idi. Mehmet’in arabasının sesini duyduğunda son bir kez aynaya baktı.
Mehmet elektrikli ızgarayı bahçe kapısından içeri sokarken önce terasa hazırlanmış masayı gördü. Teras kapısı büyük bir salona açılıyordu, güzel diye düşündü içeri çekip sikmem kolay olur. Sonra terasın kapısında Ayşe belirdi. O an viagraya ihtiyacım yokmuş dedi. Elli iki yaşındaki siki yirmi ikisindeki gibi kıpırdanmaya başlamıştı. Sutyen destekli değilse göğüsleri orada o diklikte duramaz diye düşünerek kadının vücudunu süzdü.
- Dışarı koyalım ev kokmasın dediği yere bıraktı ızgarayı. Elindeki şarabı kadına uzattı. Daha kalitelisini bulamadım burada özrü ile. Kendi rakı şişesini de masaya koydu. Kadının getirdiği kadehlere şarap koyarken masanın başında yanan gaz sobasının terası ısıttığını fark etti. Açık mutfaktaki kadını izledi. Dar pantolonun daha da küçük gösterdiği kalçaları iki yana yayılmamıştı. Ev içinde giydiği hafif topuklular ile daha diri gözüküyordu kalçaları. Karısınınkiler bunların en az iki katıdır diye güldü. Doldurduğu iki şarap kadehini de alıp kadına daha yakın olmak için içeri doğru yürüdü. Kalçalarından gözünü alamıyordu ve kadının çamaşırının izi siktiği genç orospuların donları gibi üçgen iniyordu. Sikini eliyle düzeltti, kabarmaya başlamıştı bile. Kadın elinde salata tabağı ile gelirken elinde kadehler bekledi. Kadehi kadına uzattı. Ayaküstü kadehleri tokuşturup birer yudum aldılar.
- Güzelliğinize. Aslında bu güzelliğe bir şarap mahzeni almak gerekirdi. Ayşe’nin gülümseyen gözlerine baktı, sonra üzerindeki ince yelekten gözüken çıplak omuzlarına, beyaz akşam karanlığında bile parlayan cildine. Adamın yer gibi bakan gözlerini sevmişti, gece istediği gibi sürecekti. Özellikle de odaya yayılan erkeksi parfümü ve şık görünümü de etkileyici idi.
- Çok şıksın bilseydim ben de gece kıyafetimi giyerdim. Her şey hazır biraz beklersen diye gülümsedi.
Kadının elindeki kadehi aldı sehpanın üstüne bıraktı. Kadının güzel götünden çok, gözlerini öne çıkartan sade makyajı ve askıları görülen dantel sutyeni daha da azdırmıştı. Hiç bir kadın göstermeyeceği iç çamaşırlarını böyle sıradan bir gece de giymez. Kontrolü ele alma zamanı gelmişti.
- Yolda gelirken düşündüğüm yemek değildi.
Kadını kendine doğru çekti, bedenleri birbirine değdi. İnce beline sarılmadan önce kadının üzerindeki yeleği omuzlarına indirdi.
- Mehmet Bey ama, sesi birleşen dudakları ile sustu. İki tarafın da istediği buydu ve yemekten önce veya sonra bu gece yatakta bitecekti. Önce olmasında ikisi de hem fikirdi. Dudakları ayrıldı. Ayşe son bir naz yaparak ellerini adamın göğüsleri üzerine koydu.
- Aşkolsun ben güzel bir yemek için çağırmıştım. Ellerini adamın göğüsleri üzerinde gezdirerek söylemesi ve kalçasına inen ellerden kaçmaması ise ağzında çıkanlar ile aynı anlama gelmiyordu. Mehmet de bu şuh tavrı kaçıracak bir adam değildi. Dudaklarına tekrar yapıştı Ayşe’nin. Boynuna inerken eli de küçük kalçalarını sıkıyordu. Kadının ince vücudunu kolayca kaldırıp önünde öpüştükleri masanın üstüne koydu. Dudakları ayrılmadan kendi gömleğinin önünü açtı. Kadının üstündeki kolsuz penyeyi çıkarmak için tuttuğunda Ayşe durdurdu.
- Görülmeyelim
Kadın kendinden dudakları uzayarak zor ayrılan adama baktı. Parfüme bulanmış, traş olmuş ve sevişmeye hazır gelmişti. Ne güçlü idi kolları, elleri ile okşadığı gövdesi ve bacaklarına sürtünen kabarıklık başka yerlerinin de güçlü olduğunu gösteriyordu. Masa üzerinde olmasını istemiyordu. İndi adam teras kapısını ve perdeleri kaparken mutfağa gidip kombiyi açtı içerisi ısınsın diye. Salona döndüğünde adam gömleğini çıkarmış ayakta onu bekliyordu. Gitti TV karşısındaki kanepeye oturdu. Yanına oturur biraz sevişirler sonra içeri geçerler senaryosu vardı aklında. Bu sefer daha hızlı davrandı adam. Kadına doğru yürüdü önünde dikildi. O büyük yeşil gözler ile karşılaşınca aklından geçen pantolonunu indirip boğazına kadar sokmaktı.
- Haftalardır çıldırtıyorsun beni
Eğilip kadını öperken iki yandan tuttuğu penyeyi çıkardı. Göz kamaştırıcı beyaz teni ve onun üzerine giyilmiş dantelli saten çamaşırlardan taşan göğüslere ağzı sulanarak baktı. Yine eğilip kadının bacaklarını havalandırdı ve pantolonunu da çekip attı. Kanepe kenarında iç çamaşırları ile oturmuş güzelliğe bakmak sikini pantolonu patlatacak kadar sertleştirmişti. İnce beyaz bacaklar, gövdesine göre iri duran yuvarlak göğüsler, bu kadın en az on yaş genç gösteriyordu. Üzerindeki çamaşırlarında bu gece erkeğini çıldırtmak için seçildiği belli idi. Vakit kaybetmeye gerek yoktu. Kadından gözlerini ayırmadan pantolonunu, çoraplarını çıkardı ve yine kadının gözlerinin içine bakarak çamaşırını indirip hala oturduğu yerden onu seyreden kadının önünde kadına doğru eğilerek dudaklarını ve kadının çözdüğü sutyenden serbest kalan göğüsleri öptü.
Kanepenin kenarında iç çamaşırları ile otururken karşısında soyunan adamın bu kadar hızlı çırılçıplak kalmasını beklemiyordu. Güvenli hareketlerinin nedeni de önünde sallanan sikti. Karşılaştığı siki de böyle dik ve güzel beklemiyordu. Genç bir erkek gibi dimdik duran sik küt başlı kalın ve uzunca bir sikti. Adam ona doğru yürürken aklına ilk gelen sikin ağzında tadına bakmaktı. Sonra da altında sallanan torbalara giderdi dili. Oysa adam ona doğru eğilerek yüz yüze gelmeyi tercih etti. Dudakları birleştiğinde aklında hala o sik vardı ve işi kolaylaştırmak için sutyeninden kendi kurtuldu. Adam göğüslerini öperken de kendini geri bırakarak yattı. İki eli adamın boynuna sarılmadan çamaşırının yanlarındaki ve önündeki ipleri çözdü, sevişme anında kendiliğinden kayıp çırılçıplak kalacaktı.
- Mükemmel bir kadınsın. Mehmet göğüslerden ayrılmak istemediğinden kanepeye uzanan kadın ile birlikte uzandı. Elindeki göğüslerin bu kadar sert olmasını beklemeyerek dudakları ile yanlarını uçlarını emdi. Azgınlığı had safhadaydı, akşam orospuya gidecek diye bu hafta karısına dokunmamıştı. Doğrusu karısına dokunmayalı üç haftayı geçmişti. Elini aşağıya indirince kadının tamamen çıplak olduğunu fark etti. Bu ana kadar hep sevdiği gibi sert sevişmemişti, yeni yakaladığı ceylanı ürkütmek istemiyordu. Altındaki ceylanın ise yarak diye yandığı belli idi oysa, sazı ele alma zamanıydı. İki göğsü de iki yandan sertçe kavrayıp sıkıştırdı aralarına dilini sokarak yaladı. Tekrar kadının dudaklarını emerken göğüslerinden ayrılan elini kadının amına indirdi. Aniden ve sert avuçlayınca kadının yeşil gözleri daha da büyüdü. Aynı yaşlarda olan kendi karısı sevişmenin bu anlarında ıslanmanın yanından geçmezdi, sadece hafif bir nem gelirdi parmaklarına. Ayşe’nin amının göt deliğine yakın yerlerini okşar avuç içini üstüne bastırırken eline gelen ise hafif tatlı bir ıslaklıktı. Bu ıslaklık da hızla tüysüz parlak amcığının çevresine yayılıyordu
- Sabah yarağımı mı istedin, şimdi yiyeceksin. Ayşe içine hafifçe giren parmaklara inleyerek cevap verebildi.
- Palamutu sokacağım sana.
Ne kocası ne de Orhan böyle azgın ve terbiyesizce konuşmamıştı üzerinde iken. Amını ezen parmaklardan hiç şikayetçi değildi. Hele amının dibi ile arka deliği üzerinde gezen bastıran parmak içine hafif girince tek istediği o kalın küt başlı sikin amına hemen girmesiydi. Sert siki amının girişinde hissettiğinde ise bacaklarını onu almak için araladı. Açılan ince bacakları fark etti Mehmet de, iyice yerleşti amın hizasına. Ufacık gözüküyordu amın girişi kalın siki altında yine de başı sıcak dar deliğe kolaylıkla kaydı, sikinin çevresi alevle kaplandı sanki.
- Yarak için yanıyorsun, sikmiyorlar mı seni? Cevap beklemeden kendi kendini azdırıyordu Mehmet
- Siktirecek kimse yok mu burada? Kocasız mı kaldın? Offf ne darsın. Sikmiyor mu seni kavat?
İnce gövdesi ve yıllardır hak edildiği kadar kullanılmayan amı bu güzel sik için çok dardı gerçekten. Adam üzerinde inip çıkmaya başladığında amı biraz daha açılıp daha derinlere alıyordu kalın siki. Ne kadar güzelmiş bu kadar dolu olmak.
- Her cuma buradayım artık. Amını bollaştırana kadar sikeceğim. Gelir miydi gerçekten, her hafta sonunu bu siki yiyerek geçirebilir miydi? Amının içi otuz yıldır bu kadar gerilmemişti. Bu baskı önce gıdıklıyor sonra gözlerini yaşartıyordu. Küçük elleri ile adamın göğsünü okşadı. Ağzından çıkanlara o da şaştı.
- Hep sik her hafta sik
Adam daha da çıldırarak hızlandı. Bu kadar güzel çıtır bir vücudu ve komşunun soğuk karısının siki altında yalvarmasını inlemesini beklemiyordu. Hele amcığın sikini bu kadar sarmasını. Aynı anda her yerini istiyordu kadının. Dudaklarını emerken aklı göğüslerinde kalıyordu. Kedi gibiydi kadın. Doğru tanım bu. Aynı kedi gibi kıvranıyor, mırıldar gibi inliyordu. İçinden çıkmadan hızla kadını üste alınca içindeki kalınlıktan canı yanan Ayşe bir çığlık attı. Kadının içinden çıkan sike kendi kendine yerleşmesini bekledi. Bu manzara daha iyi. Büyük yeşil gözleri, nasıl başardı ise sarkıtmadığı göğüslerine bakarak kadını dar amından çıkmadan zıplatarak sikmek. Her sert zıplatmasında sadece uzun bir ahh çıkıyordu kadının ağzından. Genç bir kadını kıskandıracak göğüs uçlarını kavradı, sonra göğüslerin tamamını. Gerçektiler estetiksiz.
Bu pozisyonda sik dibine kadar yerleşmişti. İçine vurdukça gözlerini yaşartıyordu. Adam kalçalarından tutup ileri geri yaptığında bızırı, elleri göğüslerine gittiğinde ise göğüs uçları yanıyordu. Mehmet’in alışkın olmadığı sözleri ile daha çok sıkmaya çalışıyordu içindeki siki. Amının duvarları içindeki kalın sert siki ne kadar sıkabilirse.
- Yaraksız kalmayacaksın artık, amın ıslak mıydı bu sabah da, kapıda bekleyeceksin orospu beni her cumartesi sabahı kapıda, arabadan inecem terli sikimi emdirecem.
Çoğunu duyacak halde değildi Ayşe. Adamın söylediği anı hayal ederek güzel siki emerken düşündüğü andan sonra bir şey düşünecek halde değildi. Adamı boynuna sarılarak yavaşlattı. Amının duvarlarını kuşatan kasılmaları gençliğini hatırlattı. Orgazm sarhoşluğu ve boynundaki terleme azalmaya başlayınca hayatında yaşadığı en derin orgazmı hediye eden adama hediyesini vermek için adamın gözlerine baka baka kalçalarını ileri geri oynatmaya başladı. Hediye çift taraflı idi aslında yeni boşalmış amı tekrar vücuduna titreşimler gönderiyordu. Mehmet ise bugün ölmezsem hiç ölmem diye kadını seyrediyordu. Sikini saran am kasılmalarını o da özlemişti. Belki yirmi sene önce karısı böyle boşalırdı. Bir de geçen seneye kadar siktiği bir çalışanı, orgazm taklidi yapmadığı zamanlarda. Boşalması sonrası büyüyen ve yaşaran yeşil gözler onu hipnotize eder gibi bakmış sonra da kalçalarını oynatarak sikini hapsetmişti. Aşağı yukarı oynamadan hayallerinden bile güzel manzarayı seyrediyordu. Üstünde kendini kaybetmiş, altın sarısı saçları savrulan, memeleri sallanan bir afet ve sikini sıkan titreyen bir amcık. Koyu renk meme uçları dikilmiş. Yetmiyor gibi mırıl mırıl bir inleme arada sessiz ah çığlıkları. Çabuk boşalmaması ile gurur duyardı. Üstündeki kadını boşaltacak kadar sikmiş kadını belki de ikinci orgazmın yoluna sokmuştu. Derecem iyi yine de diye düşünüp kendini rahatlattı, çünkü taşaklarından gelen dalgaya bu daracık sıcak amcık yüzünden dur diyemiyordu. Kadını kendine yapıştırdı ve son damlası içine akana kadar kadını aşkım, harikasın, aşkım diye sardı. Karısına da diğer siktiklerine de boşalırken orospu, al döllerimi derdi oysa.
Mehmet'in fısıltıları ile sakinlerken ne yaptım öyle diye düşündü Ayşe. İlk orgazmdan sonra kontrolü ele almış ikinci orgazmına giden yolda adamı esir etmişti. Daha hafif gelen karın titremesi, amının yıllardır özlediği sıcak döller ile buluşması ile şiddetlenmiş o da adamın gövdesinde yığılmıştı. Nefesi düzelince adedim biteli iki gün olmuştu, bir sevişmede bir şey olmaz dedi içinden. Haftaya bir şey bulurum diye kendini rahatlattı. Resmen orospu gibiydim adamın üstünde diye biraz utandı.
- Beğendim balığı diyen Mehmet’e güldüler. Duş için kalkarken yatakta yatan adamın bakımlı vücuduna ve önünde sarkan sanki daha da kalınlaşmış sikine baktı. Bu adam ile uyumak istiyordu.
- Burada kalabilirsin istersen. Damadın yedekleri vardı sana uyar. Kadının duşta olmasını fırsat bilerek viagrasını attı ağzına. Yanıyor lan karı, her hafta buradayım artık rahatlığı ile yatağa yayıldı. Önce duş sonra ev kıyafetleri ile sofrayı içeri taşıma ve balık eşliğinde biten şişeler sonrasında yatak odasına geçtiler. Sabah iki yabancı gidiydiler, şimdi kırk yıllık evli gibi uyumaya hazırlandılar. En azından Ayşe öyle düşünüyordu. Dişlerini fırçalayıp geceliği ile odaya girdiğinde Mehmet sikini tüm iriliği ile kaldırmış yatak içinde çıplak olarak onu bekliyordu.
- Bu ne doymadın mı?
- Öyle mi gözüküyor?
Viagranın yardımı ile gelen sertliğe, Ayşe’nin güzelliğine sikinin de büyüklüğü eklenince sertliğinden kendi de gurur duymuştu Mehmet. Gördüğü manzaraya kilitlenmiş kadın tepki vermeden soyundu. Geceliğini üstünden çıkarıp sutyensiz memeleri sallanarak küçük kıçında sadece çamaşırı ile ona doğru gelen kadın sikini daha da gerdi sanki. Ayşe de aklındaki şey için gelecek haftayı beklemeyeceği için mutlu idi. Güzel sike ödülünü güzel bir emme ile verdi. Küt kalın başı dudaklarını gerdi, yumuşak kaygan deri altında atan damarlar üzerinde gezdi dili. Bir sikin sertliğini dudaklarında sıkmanın tadını çıkardı. Çabasının karşılığını tertemiz amını Mehmet’in yüzüne bastırarak verdi. Mehmet de karısınınki gibi kararmamış bir amcığı iştahla yedi. Sonra da güzel götlü orospum diyerek okşaya okşaya domaltıp sikti kadını. Devamında ince bacaklarını çapraz açıp bağıra bağıra orospu, amcığını parçalayacağım diye inletti. Orgazm yorgunluğu ile tükenmiş kadın, boşalmak bilmeyen ve sert onu bekleyen siki patlatmak için taşaklara değen küçük sıcak dilini kullandı. Avucundan ve çenesinden akan dölleri elleri ve bacakları titreyerek zorla yıkayabildi. Kalktıklarında öğlene geliyordu ve dün gecenin aksine ikisinin de kıpırdayacak hali kalmamıştı. Bir şeyler atıştırıp öpüşerek Mehmet’i yolcu etti. Önümüzdeki haftayı dört gözle bekleyecekti ikisi de.
bunun niye devamıyok???
YanıtlaSilbilmem. yazarına sormak lazım yarıda kesti ablamız :)
YanıtlaSil